"murat başaran" ile Etiketlenen Konular
Maviyi seviyorum…
Belki de çok kişi benim kadar mavi üzerine konuşamaz
Onun insanları dinlendiren tonlarından başlayıp, deniz mavisindeki enginliği, gök mavisindeki serinliği, kar mavisindeki hafifliği saatler yorulana kadar anlatabilirim.
Sadece maviyi mi? Dağların eteklerini yaladığı sarp kayaların veya gümüş kumsalların hemen bitiminde, maviye nispet yapan bin çeşit ağacın bin çeşit yeşilini de…
Yeşili de
Az...
BENDE NE VAR?
MURAT BAŞARAN
Bir okyanusa düşer gibi düşmek ölüme; yüzme bilmeden...
Bir kabusun ortasında uyanmayı aramak acizce...
Renkleri aramak siyahta boğulurken.
Baharı aramak...
Nefes almayı veya...
•••
Bu soğuk.. bu sert.. bu kalın duvarın ardında ne var?
Son değildir ölüm...
Müjdedir belki hatta...
Duvarın ardında ne var?
Bende ne var?
•••
Bulutlarda yalınayak koşar gibi kavuşmak ölüme...
Aşkı bulur gibi...
Aşkı yaşar gibi...
Bir çiçek...
Murat BAŞARAN
Dışarıda kar…
Ama kuzine içten içe öyle yanıyor ki.
Kuzinenin üzerinde demir maşa… Maşanın üzerinde de ekmek dilimleri.
Aydınlık bir kış sabahı ve kızarmış ekmek kokusu…
Sucuk lükstü. Yumurta lezzetli. Ekmek her zaman ekmek gibi…
Bir kez olsun kümesten yumurta almamış, bir kez olsun o kızarmış ekmeğin kokusunu duymamış ve fakat alışveriş merkezlerinin restaurant...
HESAPLA HADİ !
Murat Başaran
Birlikte yürüdüğümüz yolun uzunluğunu değil, yaşadığımız yolu hesapla!
Ben sana yağmur yağarken, gökyüzüne bakıp sevinmeyi öğrettim!
Sevinmeyi hesapla!
Gün gelir; ölürüm...
Yokluğumu hesapla!
Kainat boşluğunun sonsuzluğunda ritmik bir noktacık; dünya...
Koca dünyada ritmik bir noktacık; kalbim...
Rabbimin “Hiçbir yere sığmam; oraya sığarım” övgüsüyle yüce...
Ve ama, hırsının örsünde vahşice;
Kırılmayı hesapla!
Başucundaki eski bir kitap gibiyim çocukluğunu...
Artık Eylül güzelim...
Yağdı yağacak yağmur havalarında, üzüldüm mü nasıl üzülürüm, umutlandım mı nasıl sevinirim, bilemezsin.
***
Şimdi üzgünüm...
Son yapraklarını da rüzgara teslim etmek üzere olan çırılçıplak bir ağaç gibi, rengimden ve neşemden eser yok...
Yalnızım...
Biliyorum; bunu ben yapıyorum.
Ama elimde değil.
Benim baktığım yerden hayat böyle gözüküyor ve başka bir açıdan bakmaya gücüm yok!
Zamana...
Vakti vardır...
Ve can çeker.
Ama berrak ve demli bir çaydan daha iyi olan şey, o çaya sohbet katan, lezzet katan dostlardır.
Çay da, dost da, teselli makamında bir talihtir.
Yalnızlığa hüzün taşır çay...
Sohbete muhabbet...
.....
Hayatın neresinde, ne şekil ve görüntüde olursak olalım; mesele şudur:
Bir bardak...
Ramazanın ikinci yarısı yokuş aşağı
Çabuk geçiyor.
Bayram gelecek...
İftara birkaç saat kala alışveriş yapmak veya yemek muhabbetine dalmak ne kadar keyifliyse...
İftar sofrasında ezanı beklemek ne kadar muhteşem bir kavuşma heyecanı barındırıyorsa...
Bayramın ilk günü kahvaltı sofrası da, sofraların en manidarı, en lezzetlisi, en neşelisidir...
Oruç tutmayanlara ve tutamayanlara sırf bu yüzden...
..............................................
Sabah…
Yeni bir gün (Elhamdülillah…) aydınlık/ hayat dolu…
Kuşlarıyla, bulutlarıyla, rüzgârı, soğuğu- serini veya ılıklığıyla…
Sabah…
Kahvaltı (Elhamdülillah…) çay ve ne olursa…
Sabah… Hayata upuzun bir gün daha…
(Ya Bismillah) kapıdan çıkmak…
(Selamünaleyküm/ Hayırlı sabahlar…) dostlara gönül uzatmak, yeniden başlar gibi muhabbete, yeniden başlamak yaşamaya…
Ve bir iş (Elhamdülillah…) çorba parası da olsa…
Kepenkleri açmak (Ya Bismillah…)...
Murat Başaran
Bir gülü dalında koklar gibi... Raftan bir kitabı çekip almak incitmeden...
Bir maceraya talip olmak...
Okumak...
***
Kimbilir hangi yürek yangınlarının ve kimbilir hangi çıkmaz sokakların içinden...
Kimbilir nerede, nasıl ve kimlerin rüyalarının karıştığı...
Veya kabuslarının böldüğü...
Bilemezsiniz bir kelimenin macerasını...
Ama maceradır...
Cümle olana kadar kaleme neler çektirir...
***
O kağıdın, bir zamanlar başında serin rüzgarlar esen, bağrında sincaplar...