"edebiyat" ile Etiketlenen Konular

Fotoğraflarıma İbrahim Tenekeci nin ışığından , renginden yansısın ve size aksetsin istedim... Benim düşlerim ,şairin duaları ... Sevgili gökyüzü kapalı ben açık hece bir dua damlar yapraklarıma ceylan derisinden bir ezan sesi gelir ve cilt olur dudaklarıma. "bir zamanlar ya kelebek değilsem diye ne kadar korkmuştum. ama kelebekler aklandı ve insan olduğum...
Şiirlerine hayranlık duyduğum büyük  şair üstad Necip Fazıl ın ,kaydına hiç bir yerde rastlamadığım bu özel şiirini sizlerle paylaşmak istedim . Ölümünün 28. yılında Necip Fazıl Kısakürek 'i saygı ve minnetle anıyoruz. Mekanı cennet olsun.. Diğer şiirlerii çin edebiyat ve düşünce grubumuza bekliyoruz..
.............................................. Al eline bir değnek, Tırman dağlara, söyle! Şehir farksız olsun tek, Mukavvadan bir köyle. Uzasan, göğe ersen, Cücesin şehirde sen; Bir dev olmak istersen, Dağlarda şarkı söyle! Necip Fazıl Kısakürek
Vareden'in adıyla insanlığa inen Nur Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından Toprağı kirlerinden arındırır bir Yağmur Kutlu bir zaferdir bu ebabil dudağından Rahmet vadilerinden boşanır ab-ı hayat En müstesna doğuşa hamiledir kainat Yıllardır bozu bulanık suları yudumladım Bir pelikan hüznüyle yürüdüm kumsalları Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım Hasretin alev alev içime bir an düştü Değişti hayel...
ZİNDANDAN MEHMED'E MEKTUP Zindan iki hece. Mehmed'im lâfta! Baba katiliyle baban bir safta! Bir de, geri adam, boynunda yafta... Halimi düşünüp yanma Mehmed'im! Kavuşmak mı?.. Belki... Daha ölmedim! Avlu... Bir uzun yol... Tuğla döşeli, Kırmızı tuğlalar altı köşeli. Bu yol da tutuktur hapse düşeli... ...
Sol kolunuz uyuşuyor; bu bir kalp meselesidir Hekimler anlaşır; teşhis gereksizdir Bir at, bir eğer ve bir de isminiz varsa eğer Kahramansınız ve bütün dünya size değer Bing bang kadar uykusuz kalırsınız Acele etmeyin zaman hepinize yeter Ölebilirsiniz Sırtınız kanıyor; bu bir yük meselesidir Sabahlar saf su; tuzlar geceye yürümelidir Bir kılıç, bir savaş ve bir...
............................ Yanakları, saçları, gözleri yanmış, Zehirli gaz bombaları Yılan gibi sokmuş, yalamış gövdelerini Ağızları, küçücük dilleri yanmış Bütün Beyrut sapsarı kalmış Sanki ağlamak imkansız Başları Paletlerle ezilmiş babaları, Yahudi doğramış analarını, Binlerce çocuk topların, betonların altında. Beyrut'un gözyaşları şimdi, Kudüs'ün yanıbaşında, Müslümanlarsa uzakta, Sanki başka, Gelinmez bir dünyada. Acın, bir vadi, Zehirli çiçekler, bir ova gibi karşımda. Gözüm baksın sadece, Ayrıntıları, Kıvrılıp kırılmış bilekleri, Kemikten yakılmış etleri, Kuma...
Cahit Zarifoğlu'na Biz bakardık ve sen yürürdün şeyhim Sen yürürdün ve dağlar yürürdü Öksüz bir kırlangıç olurduk sen görünmeyince Sen görünmeyince görmezdik bulutları Yağmurları kuşanıp yollarda bahara durmazdık Kapının önünde iki büklüm bekler Acıyı keşfeden bu çocuk yürekler Nasıl selam verilir bilmez Ne açar kapıları bilmezdik şeyhim Biz sorardık ve sen söylerdin şeyhim Sen söylerdin ve gökler söylerdi Kırılmış bir ayna olurduk...
Maviyi seviyorum… Belki de çok kişi benim kadar mavi üzerine konuşamaz Onun insanları dinlendiren tonlarından başlayıp, deniz mavisindeki enginliği, gök mavisindeki serinliği, kar mavisindeki hafifliği saatler yorulana kadar anlatabilirim. Sadece maviyi mi? Dağların eteklerini yaladığı sarp kayaların veya gümüş kumsalların hemen bitiminde, maviye nispet yapan bin çeşit ağacın bin çeşit yeşilini de… Yeşili de Az...
Sayfa başına git