"can dündar" ile Etiketlenen Konular
ESKİDEN... Çember çevrilir, Su musluktan içilir, Ağaçlara tırmanılırdı.
Bebekler bezden, Silahlar tahtadan, Resimler kömür karasından yapılırdı.
Kızlara ninelerinin, erkeklere dedelerinin İsimleri konulur, Saatli maarif okunurdu. Komşuda pişen Bize… Bizde pişen komşuya düşerdi.
Geceler ayaz, Sokaklar karanlık, Yıldızlar parlak olurdu.
Turşu, salça, mantı Evde yapılır, Karpuz kuyuda soğutulurdu. Erik ağacının çiçeği,...
Hayata rastgele serpiştirilmiş ilahi ikramlar, kıymet bilen kullara her daim bayram yaşatır.
Nefes almak bayramdır mesela; günün birinde soluksuz kalınca anlar insan...
Görmenin nasıl bir bayram olduğunu karanlık öğretir; sevmeninkini yalnızlık...
Sızlamayan her organ, hele de burun direği bayramdır.
Bayramdır, elden ayaktan düşmemek, zihinden önce bedeni kaybetmemek, kurda kuşa yem olmayıp ‘Çok şükür bugünü...
.............................
Ah nerde o eski bayramlar diye başlayan bir yazı yazabilecek yaşa gelmeyi epey bekledim.
Sanıyorum artık vaktidir. Yaşım müsait. Dedemlerden "rahmetli" diye söz ediyorum nicedir, anneannem "Allahım elden ayaktan düşürmeden al yanına" duasında...
Her bayramı bir arada "bayram gibi" kutlayan o koca aile, telefonda bayramlaşıyor kaç zamandır...
"Modernleştikçe" uzaklaştık çokları gibi biz de......
Otuzbeşime bastım geçen hafta...
İlk yarı bitti : Hayat:1 - Ben:0...!!!...
Ama belliydi böyle olacağı
Nicedir başlamıştı belirtiler:
Yolda çocuklar "Amca şu topu atıversene" diye seslendiklerinde kuşkulanmıştım ilkin...
Sonra saçlarımdaki beyaz teller tescilledi yarı yolun ufukta göründüğünü,
Baktım; lise fotoğraflarım sararmış, sınıf arkadaşlarım yaşlanmış.
Eş dost sohbetlerinde sağlık ve çocuk konuşulur olmuş, seyahat ve aşk yerine...
Gök...
Evlilik; hesapsız içine dalınması gereken bir oyun
Can Dündar'ın yazısı
Evlilik, inanmadığım halde içerisinde 17 seneyi bitirdiğim bir kurum benim için..
17 senede (abartmıyorum) 40 çift arkadaşımın son verdiği kurum aynı zamanda da... Evliliğimin bu kadar uzun sürmesinin gizi belki de kuruma inanmamaktan geçiyor.
Evliliği toplumun dayattığı şekilde yaşamamaktan...
Nedir bu dayatmalar?
Erkeğin muhakkak kadından yasça...
Anne ve Babalara
Kalabalık konferans salonunda, mesleğinin doruğunda bir avukat, o gün mezun olacak hukuk öğrencilerine hitap etmek üzere kürsüye geliyor. Herkes meslekten söz edeceğini zannederken O, hayatı anlatıyor:
“Hepiniz kişisel yaşamınızı bir kenara koyup çok çalışabileceğinizi kanıtladınız” diyor bilge hukukçu… Ama unutmayın ki, ölüm döşeğindeki birisi ‘Keşke işime...
Bir zamanlar bir psikoloji kitabında okuduğum bir bölüm vardı…
Hayatın ve getirilerinin kıymetini anlamak için tavsiye edilen bir metod vardı içinde,
Deniyordu ki ; “ arada bir çok bunaldığınızda, hayatın sizin için çekilmez hale
geldiğini düşündüğünüzde kendinize on dakika ayırın ve kendi cenaze töreninizi
düşünün “ …
Cümleyi ilk okuduğumda çarpılmıştım…
Ben girişin akabinde...
.
......20 li yaşlara kadar iyilikle kötülüğün ülkesi, kalın sınır çizgileriyle ayrılıyor birbirinden. Sıkı dostları ve düşmanları oluyor insanın. Onları ölesiye seviyor yada ölesiye nefret ediyor onlardan.
30 larındayalanı hakikatten ayırt etmeye başlıyor. İyi sandıklarının hıyanetiyle tanışıyor, sırtında dost işi hançer darbeleriyle; ve en kötü zannettiği şefkatle imdadına yetişiveriyor.
Zaman kanatlanıp da 40...
Yaş analizi
Benim yaşlarım;İnsan 5 yaşına gelmeden anlıyor; açlığın öldürdüğünü, soğuğun
dondurduğunu, ateşin yaktığını…
Sevgisizliğin insanın canını acıttığını…
Duyguları, nesneleri, kişileri, çevresini tanıyor.
Her şey ona çok büyük görünüyor:
Ev, masa, anne, baba…
10′una gelmeden oyunla, sayılarla, harflerle tanışıyor. Azgın bir
iştahla öğreniyor. Kız ya da erkek olduğunu fark ediyor. Dünyanın
evde, okulda kendisine anlatılandan da büyük olduğunun ayırdına
varıyor.
15′inde,...