"dost" ile Etiketlenen Konular

  Doktora gitmeye korkan insanlar görürüz etrafımızda.  Hastalardır, acı çekiyorlardır. Bunu bildikleri halde, en çok doktorun ağzından duymaya korkarlar hasta olduklarını. Henüz tanısı konmamış hastalıklar, tanısı konmuş hastalıklardan daha çok ümitlendirir insanı. Teşhis koyuldu mu bir kere hastalığa, kabullenmek gerekir çünkü. Artık adı konmuştur, hastalıktır, bellidir, kabullenmekten başka bir çare bıraktırmaz insana. Halbuki...
Hazreti Hamza, ömrünün sonlarında, düşman saflarına hücum etmek için zırhsız ve kendinden geçmiş bir halde savaşa gelirdi. Göğsü açık, vücudu çıplak olduğu halde ileri gider, kendini kılıçlara atardı. Halk: Ey Rasulullah’ın amcası, ey saflar yaran aslan, ey erler padişahı, Sen Allah’ın buyruğunda, “Kendinizi tehlikeye atmayın.” emrini okumadın mı? O halde neden harp meydanında kendini...
Bir  zamanlar bir psikoloji kitabında okuduğum bir bölüm vardı… Hayatın ve getirilerinin kıymetini anlamak için tavsiye edilen bir metod vardı içinde, Deniyordu ki ; “ arada bir çok bunaldığınızda, hayatın sizin için çekilmez hale geldiğini düşündüğünüzde kendinize on dakika ayırın ve kendi cenaze töreninizi düşünün “ … Cümleyi ilk okuduğumda çarpılmıştım… Ben girişin akabinde...
“Birazdan kudurur deniz birazdan dalgaların sırtından üst üste fışkıran rüzgarlar bir intikam gibi saldırınca üstüne... yüzüne şarkılar çarpar yüzüne şiirler çarpar ağlarsın, sen artık, sen artık buralarda duramazsın” Yalnızlık insanı yorar... Etrafındaki her şeyin farkına varırsın. Üzerinde yemek yediğin masayı, yaşanmışlığın bütün izlerini taşıyan sandalyeleri ne zaman aldığını hatırlarsın birden. Tavanın köşesindeki örümcek ağını fark edersin. Bir sineğin...
Vakti vardır... Ve can çeker. Ama berrak ve demli bir çaydan daha iyi olan şey, o çaya sohbet katan, lezzet katan dostlardır. Çay da, dost da, teselli makamında bir talihtir. Yalnızlığa hüzün taşır çay... Sohbete muhabbet... ..... Hayatın neresinde, ne şekil ve görüntüde olursak olalım; mesele şudur: Bir bardak...
Rumi'ye sorarlar bir gün Başköşe nere diye ?? .. . .. . ... ... . Bilginlerin başköşesi odanın ortasıdır,,,, Ariflerin başköşesi evin köşesidir,,, Sufilerin başköşesi odanın kenarıdır,,, Aşıkların görüşünde ise başköşe dostun yanıdır, der ve Şems'in yanına oturur...
Mutlu olacak kadın var, mutsuz olacak kadın! Evlilikte mutluluk ve mutsuzluk, kadının kiminle evlendiğine ve evlendiği kişinin nasıl davrandığına bağlı olmaktan çok, bizatihi kadının kendisi ile ilgilidir. Kadınların yüzde 80’inin, belki daha fazlasının şikâyetçi oldukları evliliğe ve evlilik içinde erkeğe nasıl baktıklarını görebilir ve kendilerine gösterebilirsek, mutsuzluğu mutluluğa çevirecek ip...
Atalarımız, "Dost, kara günde belli olur" demişler. Bir düşünür de bu gerçeği şöyle ifade eder : "Felaketin faydası, dostlarınızı tanıtmasıdır." Bir iyiliği yapanın dost; yaptığının da saf iyilik, olup olmadığını anlamak için, iki özelliğe dikkat ediniz... 1İyilik yapan gururlanıyor mu? 2Kendisine iyilik yapılan, ezilip minnet altında kalıyor mu ? İyiliği yapanda gurur ve kibir varsa, yapılan...
Murat Başaran Geçmişe döndüm… Yaşayıp –veya yaşadığımı zannedip- “hatıralar” bodrumuna kaldırdığım günlere ve o günlerin geçtiği mekanlara… İzbe sokaklar, ağır akşamüstleri, yorgun rüzgarlar… Tozlanmış, solmuş, sessiz ve iğreti… Yaşanmış günler ve mekanlar… *** İşte saklambaç oyunlarında bulutları bile çınlattığımız sokak… Mavi gökyüzünün altında, güneşin sıcaklığında, çığlık çığlığa koşturduğumuz… Ana kucağım; çocukluk sokağım… Ama şimdi boş… Şimdi karanlık… Şimdi kaskatı… *** İşte lise… Şairdim ve şairdik… Gençtik… Her...
Sayfa başına git