Kahve hakkında merak ettikleriniz

Kahve hakkında merak ettikleriniz
15 Mayıs 2013 tarihinde eklendi, 16.639 kez okundu.

“Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır” sözü dillerde darb -ı mesel olmuş ve insanlarımızın kendilerine yapılan iyilikleri unutmamalarını hatırlatan güzel bir söz oluvermiştir.

Kahve bir çok sıcak memlekette yetişir fakat Brezilya ve Yemen’de yetişen cinsleri en yağlı ve en iyi kalitedeki kahvelerdir. Açık ve soluk yeşil renkte olan kahve çekirdekleri, kavrulduklarında koyu esmer, koyu kahverengi renkte bir hale gelirler. Kafeon denilen madde dolayısıyla güzel kokar. Çiğken ufak, bir tarafı yarık ve yeşilimsi renkte olan kahve çekirdekleri % 1-2 kadar kafein denilen maddeyle doludur. Kafein bilhassa kalbi çalıştırmakta tesirlidir. Kahvenin içinde daha başka azotlu, yağlı, şekerli maddeler ve maden tuzları bulunur. Kahve taneleri kavrulup dövüldükten sonra pişirilerek sıcak ve şekerli, ya da şekersiz olarak içilir.

Kahve ağacının ilk bulunduğu yer olan Habeşistan’ın Kaffa yöresinin Arapça karşılığı “qahwah ” dır. Araplar bugün bilinen kahveyi henüz tanımıyorken kelime keyif veren içki, şarap anlamında kullanmaktaydı. Bugünkü anlamını 14. yüzyılda kazanmaya başlamıştır. Bu Türkçe’de “kahve”ye dönüşmüş, buradan da Avrupa’da café, caffe, koffie, coffee, koffie, Kaffee şekline gelmiştir.

İçindeki Bazı Maddeler: Su, karbonhidratlar, yağlar, asitler, proteinler, alkaloitler, trigonelin, mineraller (potasyum, kalsiyum, magnezyum, fosfor, fosfat, sülfat olarak kükürt), mineral izleri, aroma maddeleri. Kahve kavrulurken ağırlığının %12-20 kadarını kaybeder, ancak hacmi %50-100 arasında büyür. Kavrulan kahve büyük bir değişikliğe uğrar, içindeki maddelerin bir kısmı değişir, bazıları azalır, bazıları ise kaybolur.

Kahve kavrulduğunda suyunun büyük bir bölümünü kaybeder. Yeşil kahvede %6-13 arasında su vardır. Kahve kavrulunca bu oran %0,5′e düşer. Depolama süresinde kavrulmuş kahvenin su oranının %5′i geçmemesi gerekmektedir. Bu oran birçok ülkede yasa ile sınırlandırılmıştır.

Kahvedeki yağ oranı %15-20 arasında değişir. Kahve yağı olarak da adlandırılır. Kavrulduğunda çok az kayba uğrar. Yağların önemli bir bölümünü trigliserit ve diterpen oluşturur.

Asetik asit, karınca asidi, kahveye özel klorojenik asit, laktik asit, limon asidi, oksalik asit ve tatrik asit kahve kavrulurken çeşitli reaksiyonlara girer. Kavrulma sürecinde trigonelinin parçalanmasıyla nikotinik asit oluşur. Asitler kahvenin tadının ve yumuşaklığının oluşmasında en etkili maddelerdir. Kahvenin tadının olgunluğu, kahve çeşitlerinin dengeli karışımına bağlıdır. Asit oranında kahve çekirdeğinin elde edilme yöntemi çok etkilidir.

Yıkanmış kahvenin asit oranı, kuru yöntemle elde edilen kahveden daha fazladır. Kahveyi kavurma oranı ve kahvenin pişirilme biçimi de içindeki asit oranını etkiler. Kahve kavrulmaya başlandığında içindeki asit oranı yükselir, ancak kahve koyulaştıkça asit oranı azalarak başlangıçtaki değere döner.

Kafein kokusuz, renksiz bir tozdur. İğne biçiminde kristalleşir. Kafein oranı kahve türüne göre %0,6-3 arasında değişir. Kahvenin kavrulması kafein oranına önemli bir etki yapmaz. Kahvenin içindeki kafeinin bir bölümü serbest, diğer bir bölümü ise klorojenik aside bağlı olarak bulunur.

Kahvede azot bağlantılı trigonelin oranı %0,2-1 arasındadır. Kavrulma esnasında %50′si kaybolur. Nikotinik asit insan vücudunda süratle niasine dönüşür. Kavrulmuş kahvedeki oranı yüzde 0,02′dır. 3-4 kahve fincanı kahve, bir insanın günlükniasin ihtiyacını karşılar.

Kahvenin içindeki minerallerin oranı yetiştiği yere göre değişir.

Kahveye hoş kokusunu, aromasını veren maddeler çiğ kahve çekirdeğinde yoktur. Aroma maddeleri kahve kavrulurken oluşur. Aroma maddeleri uçucudur, kahvenin tadı üzerinde etkili olur. Aroma maddeleri kahvede ancak %1 oranında bulunur. Kahvede 500′e yakın aroma maddesi tespit edilmiştir. Bu maddelerden her birinin kendine özgü bir kokusu vardır. Hiçbiri yalnız başına kahve kokusu vermez; hepimizin tanıdığı kahve aroması tüm bu aroma maddeleri bir araya geldiğinde oluşur. Kahvede henüz tespit edilememiş olan 300′e yakın aroma maddesinin daha olduğu sanılmaktadır.

Kahvenin Tarihçesi

Coffea sözcüğünün Arapça gahva sözcüğü kökenli olduğu ileri sürülmektedir. Gahva adının, kahve ağacının yetiştiği Etiyopya’nınKaffa bölgesinden esinlenilerek verildiği ileri sürülmektedir. Gahva aynı zamanda uyarıcı anlamına gelmektedir. İngilizce coffee, italyanca caffe, Fransızca, İspanyolca, Portekizce cafe, Almanca Kaffee sözcükleri Türkçe kahve sözcüğünden gelmektedir.

Kahve başlangıçta ilaç ve gıda maddesi olarak kullanılmıştır. Bedeviler çölde yaptıkları uzun ve yorucu seyahatlerinde kuru kahve çekirdeklerini dövüp yağla karıştırıp uyarıcı, dinlendirici olarak yermiş. Sonraları kurutulmuş kahvenin meyve kabuklan, kahve çekirdekleri ve kuru kahve yapraklarından yapılan içecek şarap yerine içildi. Kahve çekirdeği ilk olarak 13. yüzyılda kavrulmaya başlandı. Habeşistan’da kahveye bun, içmek için yapılan kahveye bunkum denirdi. Arabistan’da ve İran’da kahve yetişmemesine rağmen Araplar ve Persler kahve içiyordu.

Kahve çok pahalıydı, kervanlarla Etiyopya, Habeşistan ve Somali’den geliyordu. 16. yüzyılda Mısır, Suriye, Filistin ve Hicaz’ın Osmanlı İmparatorluğu’na katılmasıyla kahve Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde büyük önem kazandı, ordu erzağına dahil oldu ve ordu kahvesiz savaşa gitmedi. Kahvenin kadınların doğum yapmasını kolaylaştırdığı ileri sürüldü. Hatta bir fermanla kocanın eşine kahve içmeyi yasaklaması yeterli boşanma nedeni kabul edildi. Kahve su ve ekmekle eş değer sayıldı.

Halepli tüccar Hakem ile Şamlı Şems efendi 1554 yılında Tahtakale semtinde İstanbul’un ilk kahvehanelerini açtılar. Bu kahvehanelere o zaman Mekteb-i irfan deniliyordu. Kahve kısa bir süre sonra satranç oynayanların ve düşünürlerin sütü olarak adlandırıldı. Kahvehanelerde kitaplar okunuyor, sohbetler ediliyor, satranç ve tavla oynanıyordu.

Dönem dönem devlet otoritesi için tehlike oluşturduğu endişesiyle kahvehanelerin aleyhinde kararlar alınmıştır. Sultan III. Selim döneminde kahvehanelerin kapatılması yönünde çabalar gösterilmiştir. Sultan II. Mahmud yaptığı reformların engellenmesini önlemek amacıyla birçok kuruluşun toplandığı kahvehanelerin kapatılması için karar almıştır. Sultan II. Mahmud’tan sonra saray kahvehaneler aleyhinde hiçbir şey yapmadı, ama kahvehanelere ispiyonlarını göndererek halkın nabzını tutmayı da ihmal etmedi. Avrupa’da kahveyle ilgili yazılmış birçok kitapta kahve için İslam şarabı denmektedir. Osmanlıda ise haram, mekruh olduğu, yasaklanması gerektiğiyle ilgili birçok tartışmalara neden oldu.

16. yüzyılın ortalarında İstanbul’da kahve, sadece saray mensupları ve başta Halveti tarikatı olmak üzere, tarikat mensupları tarafından içiliyordu. Bektaşîlerin kahveye ne kadar önem verdikleri kahve pîrîne yedinci postu vermelerinden anlaşılmaktadır. Kanunî Sultan Süleyman döneminde Şeyhülislam Ebusuud efendinin kahveyle ilgili fetvası şöyledir: “Allah’tan ve günaha girmekten korkanlar kahveyi sefihler veya sarhoşlar gibi içmez, sağlık ve esenlikleri için içerler. Kahveyi bu amaçla içenler için bir engel yoktur.”

Tıbbî Nitelikleri

Günümüzde kahvenin içindeki çeşitli maddelerin vücudumuzun çeşitli organları üzerinde farklı etkiler yaptığı bilinmektedir. Kahvenin içindeki en önemli madde kafeindir. Onu sırasıyla klorojenik asit ve trigonelin takip eder. Kahvenin içindeki kafein kahve içildikten 15 dk sonra bağırsaklara ulaşır. Kafeinin vücuttaki etkisi 5-7 saat sonra tamamen kaybolur. Kafein her şeyden önce merkezi sinir sistemini etkiler.

Önce algılama yeteneği süratle artar, refleksler güçlenir ve beyin daha iyi çalışır. Uyku dağılır, yorgunluk kaybolur. Kahve uyuşturmaz ve karar verme yeteneğini engellemez. Ancak çok tüketildiğinde düşüncelerin dağılmasına, karışmasına, karar verme yeteneğinin azalmasına, iç huzursuzluğa ve ellerin titremesine neden olur.

Kafein uyku kaçırır. Yaşlılarda ise azalmış olan beyin kanlanmasını artırdığı için uyumalarını kolaylaştırmaktadır.

İçine 1 limon sıkılan acı kahve baş ağrısına iyi gelir. Günde 3 çay fincanı içilebilir.

Kahve tansiyonu yükseltmez ve kalp damarları ve akciğer için de tehlike oluşturmaz. Bu nedenle gut hastalığında, şeker ve enfarktüs tehlikesinde kahveyi yasaklamak için bir neden yoktur. Kahve kafein nedeniyle idrar söktürücüdür. Kahve kavrulurken büyük bir bölümü kaybolan klorojenik asit çok hafif zehirlidir. Asit karakteri olan bu madde kafeine göre daha az uyarıcıdır. Midedeki tuz asidinin artmasına neden olduğundan, safranın da artmasına neden olur.

Beyinde otonom ve motor sinir sisteminin düzenli çalışmasını sağlayan dopamin maddesinin azalması Parkinson hastalığınaneden olur. Kafeinin beyni Parkinson hastalığına karşı koruduğu ileri sürülmüştür.

Kahve kandaki kolesterol oranını çok hafif yükseltmektedir. Bu oran kahvenin doğru olarak hazırlanmasıyla daha da azaltılabilir. Kahve filtreden geçirildiğinde kolesterolün yükselmesine neden olan yağların büyük bir bölümü filtrede kalır. Kahve astımlı hastalara 3 şekilde yardımcı olur: Beynin solunum merkezini uyarır, akciğere kadar tüm bronşları genişletir ve akciğerdeki damarları genişletip gerilimini azaltarak kan akımının artmasını, akciğerin daha fazla oksijen almasını sağlar. İlaçsız olarak astım nöbetine yakalanan hastaya, sakinleştirici olarak 2 kahve fincanı kahve içmesi önerilmektedir. Birçok astım ilacında kafein bulunmaktadır. Hafif solunum zorluklarında bir fincan kahve yardımcı olmaktadır.

Araştırmalar kahve içtikten sonra idrardaki kalsiyum oranının yükseldiğini göstermiştir. Bu nedenle kahvenin kalsiyum hırsızı olduğu ileri sürülmektedir. Belirli bir yaştan sonra kemiklerde kalsiyum azalması görüldüğünden, bazı doktorlar özellikle kadınlara kahve içmemeyi önerir. Ancak araştırmalar kemiklerdeki kalsiyum azalmasının yanlış beslenme ve hareketsizlik olduğunu göstermektedir. Kahve alışkanlık yapmaz.

Uzun süre kahve içtikten sonra kahveyi aniden, tamamen bırakanlarda bazen çok kısa süreli baş ağrısı görülmektedir. Kahvenin zayıflamaya ve zayıf kalmaya yardım ettiği tespit edilmiştir. Kahve metabolizmayı uyararak vücuttaki yağların erimesine yardım etmektedir. Kahve sütsüz ve şekersiz içildiğinde vücudun kalori harcamasına neden olmaktadır.

Birçok kimse kahvenin sağlıksız bir içecek olduğunu ileri sürmektedir. Ancak yapılan en son araştırmalar kahvenin safra kesesinde taş oluşumunu önlediğini, astım ve alerjide yardımcı olduğunu, konsantrasyon ve yaratıcılığı artırdığını ve parkinson hastalığında destekleyici olduğunu göstermektedir.Oruçlu günlerde sahurda kahve içenler susamayı önlemiş olurlar.

Kahvenin Hastalıklarda Faydaları

Kahve her şeyden önce uyku halini yaratan adenosin maddesini bloke eden kafein sayesinde canlandırıcı bir etkiye sahiptir.Bunun yanı sıra:

* Düşünsel performansı artırıcı etkiye sahiptir. Yapılan araştırmalarda, okul çağındaki çocukların az miktarda kahve ile süt içtiklerinde sabahki derslerinde daha başarılı oldukları görülmektedir.

* Kas koordinasyonunu ve gücünü artırır.

* Enerji sarfiyatını artırdığı için daha fazla kalori yakılmasına yardımcı olur.

* İçerdiği antioksidanlarla kanser hücrelerinin çoğalmasına engel olur.

* Ağrı kesici özelliği vardır. Özellikle baş ağrısı tedavisinde etkili olduğu bilinmektedir.

* Bileşiminde bulunan mineral ve asitler sayesinde düzenli kahve tüketenlerin , nadir içenlere göre %50 oranında daha az şeker hastalığına yakalanma riski vardır.

* Astım krizlerini hafifletir.

* Bağırsak yumuşatıcıdır. Ancak çok fazla tüketilmesi halinde ishale neden olabilir.

* 2-3 fincan kahve, erkeklerde safra taşı oluşma riskini azaltır. Kadın vücudu erkeğe kıyasla iki kat daha fazla safra taşı üretmektedir. Günde dört bardak kahve içen kadınların içmeyenlere oranla yüzde 25 daha az safra taşından şikayet ettiği kanıtlanmıştır.

* Yeşil ve siyah çay gibi, kahve de antioksidanlar içermektedir. Bu da kansere yol açan hücrelerin çoğalmasını engeller.

* Kolesterolü düşürür.

* Ağrı kesicilerin etkisini yüzde 40 oranında artırır.

* Şeker hastalığının erken uyarı sinyali olarak kabul edilir.

* Göğüs kanseri riskini azaltır.

* Kahve girişkenliği arttırır.

* Siroz hastalığı riskini yarı yarıya düşürür. Düzenli kahve içenlerin siroz gibi karaciğer rahatsızlıklarından daha az şikayet ettiği görülmektedir.

* Nefesi açar.

* Kemikleri güçlendirir, ancak yaşlıların fazla tüketmesi sakıncalıdır.

* Menopoz sorununu gidericidir.

* Tip 2 diyabeti ve Parkinson hastalığından korur.

* Selülit gibi cilt sorunlarına karşı etkilidir.

* Yüksek tansiyonu önler. * Pankreas kanserini azaltır.

* Kalp rahatsızlıklarını büyük oranda önler.

* Sindirimi kolaylaştırır.

* Yarım baş ağrılarını dindirir.

* Nikris ağrılarını teskin eder.

* Cilt kanserine karşı koruyucudur.

* Kan dolaşımını ve solunumu hızlandırır.

* Uykuyu kaçırır, düşünmeyi kolaylaştırır.

* Moral bozukluğu ve depresyona iyi gelir.

* Uyarıcı etkisi ile vücuda dinçlik ve enerji verir.

* Beyni uyararak dikkati toplamaya yardımcı olur.

* Boğmaca öksürüğünü keser.

* Uyuşturucu maddelerle zehirlenmelerde faydalıdır.

* İdrar söktürür ve böbrek taşlarını düşürmeye kısmen katkıda bulunur.

Kahvede ne kadar kafein var?

Bir kutu kolada (330 ml) yaklaşık 45 mg kafein bulunur. Bir fincan kahvede 26-102 mg arasında (kahvenin çeşidine göre kafein miktarı değişmektedir) kafein bulunabilir. Kafeini alınmış kahvelerde bile kafein tamamen uzaklaştırılamaz. 250 ml kafeinsiz kahvede 5 mg kadar kafein bulunur. Neskafe olarak bilinen içecekler ise kahve çekirdeğinin su ile karıştırılarak suya geçen kısmının suyla birlikte alınıp kurutucularda suyunun buharlaştırılmasıyla elde edilir. Kafeinsiz olarak hazırlanan kahvenin ise; içinde daha başka zararlı kimyevî maddelerin bulunma ihtimali olduğundan ayrıca sakıncası bulunmaktadır. Çünkü kahvedeki veya kafeinli gıdadaki kafeini almak için; diklorometan, propan, toluen gibi çözücüler kullanılmakta ve bunların kalıntıları mutlaka kahvede kalmaktadır. Bunlar ise sağlığa zararlı maddelerdir.

Kafeinin vücuttaki etkileri

Kafein vücuda girdiği anda stres hormonları olan adrenalin ve nor adrenalinin salgılanmasını tetikler. Bu hormonlar sürekli salınırsa, bünyenin yıpranmasına sebep olur. Aynı zamanda kafein sindirim bozukluklarına yol açabilir ve kalp damar sağlığını olumsuz yönde etkiler.

150 mg kafein (bir fincan kahvede bulunuyor) kalsiyum, magnezyum, çinko ve demir gibi bazı önemli minerallerin ve vitaminlerin emilimini önlüyor. Vücudunuza alınan bu maddeler doğrudan doğruya vücuttan dışarı atılıyorlar. Özellikle kahve tüketimi fazla olan kişilerde buna bağlı olarak demir yetersizliği ve kansızlık gibi rahatsızlıklara sıkça rastlanıyor.

[Beslenme Uzmanı Dr. Adam Carey, “Yapılan araştırmalara göre, kahve, çay, kola gibi kafein içeren içecekler, kalsiyumun vücut tarafından kullanılmasını önlüyor” diyor. Erkeklere oranla kadınlara daha fazla zararlı etkileri bulunan kafein özellikle gelişme çağındaki kızlarda kalsiyum eksikliğine sebep olarak gelişim bozukluklarına bile yol açıyor.

Kafein, stres hormonlarının salgılanmasını tetikliyor. Bu hormonlardan biri olan cortisol ise kadınların doğurganlıklarını etkiliyor. Yapılan bir araştırma, günde bir fincan kahve içenlerin içmeyenlere oranla yüzde 50 daha az çocuk sahibi olma ihtimallerinin olduğunu gösteriyor.

Kalsiyum kaybı olur

Kafein alımının kalsiyum kullanımına tesiri bulunmaktadır. Kalsiyum bilhassa çocuklarda ve kadınlarda kalsiyum düşüklüğüne yol açar ve osteoporoz riskini artırır. Düzenli olarak çok kahve içen kadınların, idrarla daha fazla kalsiyum kaybettikleri bulunmuştur. Yaklaşık 150-160 gram kahve veya iki kutu kola içildiğinde; 5 mg kadar daha fazla kalsiyumun idrarla atıldığı, bunun kadınlardaosteoporozise yol açtığı Creighton Üniversitesi Osteoporoz Araştırmaları Enstitüsü’nde yapılan araştırma neticelerine göre açıklanmıştır. İçilen her bir fincan kahveye karşılık iki yemek kaşığı yoğurt veya süt alınması gerekeceği ve kafein sebebiyle kaybolan kalsiyumun böylece karşılanabileceği belirtilmektedir.

Kahve Çeşitleri:

Kafeini alınmış kahve uzun araştırmalar ve denemeler sonucu 1905 yılında Ludwig Roselius tarafından bulundu.

Özel silindirlerde veya kaplarda kahve çekirdeklerine su buharı verilerek içindeki su oranı %10-%30 oranında yükseltilir. Bu yöntemle kafein tuzlan parçalanır ve çekirdeğin büyüyen gözeneklerinden yüzeye çıkar. Kahveye karıştırılan uçucu organik çözücü madde kafeini düşük ısıda (40-70°C arasında) çözerek dışarı atılmasını sağlar. Organik çözücü madde buharla dışarı çıkar. Burada en önemli nokta, çözücü maddenin kahve çekirdeklerinden tamamen temizlenmiş olmasıdır.

Kahve çekirdeğinde çözücü madde kalıp kalmadığı tüm dünyada aynı analiz yöntemi kullanılarak kontrol edilir. Sonra kahve çekirdekleri kurutulur, kavrulur ve çekilir. Kafeini alınmış kahve çekirdeklerinin rengi koyulaşır. Kafeini alınmış kahvede %1′den fazla kafein bulunmaması gerekir. Piyasada satılan kafeini alınmış kahvelerdeki kafein oranı 0,02-0,05 arasındadır. Kafeini alınmış kahveyle alınmamış kahve arasında tat ve aroma bakımından herhangi bir fark yoktur.

Doğal kafeinsiz kahve Madagaskar’da bulunmuştur. Coffea Buxifolia’da çok az kafein bulunmaktadır, ancak içindekicafamarin maddesi nedeniyle tadı çok acıdır ve içmeye uygun değildir. Tahriş edici maddeleri azaltılmış kahve, özellikle mide ve bağırsaklarda rahatsızlıklara neden olan maddelerden arındırılmış kahvedir. Mide ve bağırsaklarda rahatsızlığa, kavrulmuş kahvedeki aroma verici maddeler ve kahve çekirdeğinin dışını kaplayan çok ince mum tabakasının içindeki maddeler neden olmaktadır. Rahatsızlığa neden olan maddeler arasında kahve yağı, kahve asidi, kahve tanen asidi ve klorojenik asit de bulunmaktadır.

Bu maddeler kahve kavrulduktan sonra su buharı veya sıvı karbondioksit uygulamalarıyla temizlenmeye çalışılmaktadır. Günümüzde piyasada satılan tahriş edici maddelerden temizlenmiş kahveleri tam olarak kontrol edecek sağlıklı bir yöntem bulunmamaktadır. Her firma kendi kahvesinin midevi olduğunu ileri sürmektedir. İlk olarak kabul gören suda çözünür kahve 1930 yıllarında Morgenthaler tarafından bulundu. Kahve koyuluk derecesine göre sıvı, macun veya toz olarak üretildi. Büyük bir oranla toz kahve kabul gördü. Suda çözünebilir toz kahve üretiminde iki yöntem kullanılmaktadır. Bunlardan biri püskürtme diğeri dondurma yöntemidir.

Kahvenin pahalı olması yerini tutacak bitkisel kahve arayışlarına neden olmuştur. Birçok bitkinin meyvesi, kökü, yaprağı ve çekirdeği kurutulup kavrularak kahve yapılmıştır. Bulunan karışımlardan pek azı kabul görmüş, hiçbiri kahvenin yerini dolduramamıştır. Bunlardan en önemlisi yabani hindiba kahvesidir. Tarımı yapılan yabani hindiba kökü yıkanıp, küçük parçalara bölündükten sonra kurutulur ve modern makinelerde öğütülür. Bu madde günümüzde de, belirli bir oranda suda çözünen toz kahveyle karıştırılmaktadır.

Avrupada, özellikle Almanya’da tahıldan yapılan kahve de sevilerek içilmektedir. Genellikle arpadan yapılan kahveye malt kahvedenmektedir.

Türk Kahvesi – Telvesi ile servis yapılan tek kahve çeşidi

Espresso – Makine ile hazırlanan, koyu kavrulmuş, İtalya’ya özgü bir kahve türüdür.

Mırra – Şanlıurfa’ya özgü, birkaç kez demlenerek hazırlanan acı kahve.

Cappuccino – Espresso ve su buharı ile köpük haline getirilmiş süt eklenen kahve (köpük 2 santim kadar).

Americano – Espresso’nun sıcak su eklenerek yumuşatılmış şekli

Cafe au lait – Fransızların sütlü filtre kahvesi.

Ethiopian Yirgacheff – Şarabımsı buruk tadı olan Etiyopya kahvesi.

Latte – Espresso’ya az köpürtülmüş sütün eklendiği kahve (köpük 1 santim kadar).

Macchiato – Espresso’ya süt köpüğü eklenerek hazırlanan kahve.

Mocha – Latte’ye çikolata tozu veya şeker eklenmesiyle yapılan kahve.

Santos – Brezilya’da bir liman adıdır, kahve yetişmez.

Sumatran – Düşük asit dengesine sahip Endonezya kahvesi.

Supremo – Kolombiya’da en kaliteli kahve kategorisine verilen ad’dır.

Viennese – Espresso’ya çikolata ve krema katılarak hazırlanan Viyana usulü kahve.

Türk kahve kültürü ve Türk kahvesinin faydaları

Türk Kahvesi, Türkler tarafından keşfedilen kahve hazırlama ve pişirme metodunun adıdır. Özel bir tadı, köpüğü, kokusu, pişirilişi, ikramıyla kendine özgü bir kimliği ve geleneği vardır.

Önceleri Arap Yarımadası’nda kahve meyvesinin kaynatılması ile elde edilen içecek, bu yepyeni hazırlama ve pişirme metoduyla gerçek kahve lezzetine ve eşsiz aromasına kavuşmuştur. Kahve ile Türkler sayesinde tanışan Avrupa; uzun yıllar kahveyi, Türk kahvesi olarak bu yöntemle hazırlayıp tüketmiştir.

Brezilya ve Orta Amerika menşeili, arabica türü, yüksek kaliteli kahve çekirdeklerinden harmanlanan ve titizlikle kavrulan Türk Kahvesi, çok ince öğütülür. Bir cezve yardımıyla su ve isteğe göre şeker ilave edilerek pişirilir. Küçük fincanlarla servis yapılır. İçilmeden önce telvesinin dibe çökmesi için kısa bir süre beklenir.

Türk kahvesi kültürümüze o kadar sağlam bir şekilde yerleşmiştir ki, artık kahve içilmeden kız istenmez, bayanlar toplanmadığı zaman kahve içilmeden muhabbet edilmez ve kahve içilerek edilen hoş bir sohbetin 40 yıl hatırı olur hale gelmiştir.

Tarihi

1517 yılında Yemen Valisi Özdemir Paşa, lezzetine hayran kaldığı kahveyi İstanbul’a getirdi.Türkler tarafından bulunan yepyeni hazırlama metodu sayesinde kahve, güğüm ve cezvelerde pişirilerek Türk Kahvesi adını aldı.

İlk olarak Tahtakale’de açılan ve tüm şehre hızla yayılan kahvehaneler sayesinde halk kahveyle tanıştı. Günün her saati kitap ve güzel yazıların okunduğu, satranç ve tavlanın oynandığı, şiir ve edebiyat sohbetlerinin yapıldığı kahvehaneler ve kahve kültürü dönemin sosyal hayatına damgasını vurdu.

Saray mutfağında ve evlerde yerini alan kahve, çok miktarda tüketilmeye başlandı. Çiğ kahve çekirdekleri tavalarda kavrulduktan sonra dibeklerde dövülerek cezvelerde pişirilmek suretiyle içiliyor ve en itibarlı dostlara büyük bir özenle ikram ediliyordu. Kısa sürede, gerek İstanbul’a yolu düşen tüccarlar ve seyyahlar gerekse Osmanlı elçileri sayesinde Türk Kahvesinin lezzeti ve ünü önce Avrupa’yı oradan da tüm dünyayı sardı.

Türk Kahvesinin Özellikleri

* Dünyanın en eski kahve pişirme yöntemidir.

* Köpük, kahve ve telveden oluşur.

* Yumuşak ve kadifemsi köpüğü sayesinde damakta en uzun süre tadını devam ettiren kahve türüdür.

* Birkaç dakika şekli bozulmadan kalabilen bu leziz köpüğü sayesinde, uzun süre sıcak kalabilir.

* İnce kenarlı fincanda sunulduğu için, diğer kahve türlerine göre daha yavaş soğur ve böylece daha uzun süren bir kahve keyfi sunar.

* Yoğun şurupsu kıvamı ile ağızdaki lezzet tomurcuklarını aşırı uyararak hafızada yer eder.* Diğer kahve türlerine göre, daha kıvamlı, yumuşak ve aromatiktir.

* Kendine özgü enfes kokusu ve özel köpüğü ile diğer kahvelerden kolaylıkla ayırt edilebilir.

* Kahve tutkunları tarafından, kaynatılarak içilebilen tek kahve olarak kabul edilir.

* Eşsizdir, çünkü kahvesi fincanın içindedir ancak telve olarak dibe çöktüğünden filtre edilmesine ve süzülmesine gerek kalmaz.

* Hazırlanırken şeker ilave edildiğinden diğer kahvelerde olduğu gibi sonradan tatlandırmaya gerek yoktur.

* Sağlıklıdır çünkü fincanın dibinde biriken telvesi içilmez.

* Sıklıkla içildiği halde, miktar olarak fazla olmadığından şişkinlik yapmaz.

* Diğer kahve türlerine göre, bir içimde daha az kafein içerir.

* Pişirilirken, şekeri tercihe göre ilave edildiğinden içime hazır halde sunulan tek kahve türüdür.

* Kahveden önce su içilerek, ağızda bulunan önceki tatlar arındırılarak kahve tadının eşsiz bir şekilde tadılması sağlanır.

* Türk toplum hayatına da etki eden kahve, dostluğun simgesi haline gelmiş ve “kız isteme” merasimlerinin bir süjesi olmuştur.

Bol köpüklü Türk Kahvesi

Günde iki fincan kahvenin kolon kanseri riskini, kalın bağırsak kanseri riskini yüzde 25, safra kesesinde taş riskini yüze 45 azalttığını gösteriyor.

Norveç’te yapılan bir araştırma Türk kahvesinin zengin bir antioksidan kaynağı olduğunu ortaya koymuştur. Antioksidanlar kanser hücrelerinin çoğalmasını ve yayılmasını önleyici özelliktedir. Bununla beraber kahve işlenme sürecinde de içeriğindeki antioksidan değerlerini kaybetmiyor.

Yapılan araştırmalarda günde 2 fincan kahve tüketilmesi halinde kolon kanseri riskinde %25, safra kesesinde taş riskinde %45 azalma olduğu görülmüştür. Portekiz’de yapılan bir araştırmada da kahvenin içeriğinde bulunan kafein dolayısıyla beyni zinde tuttuğu ve bu nedenle de alzheimerı önlediği ortaya çıkmıştır. Bu kafein aynı zamanda kişiye enerji verip, uyanık kalmasını sağlar. Bu arada kahve içenlerde içmeyenlere oranla daha az diş çürüğünün olması da bir başka şaşırtıcı araştırma sonucu.Hamilelerle ilgili de bir hatırlatma yapalım.

Hamilelerin kafein tüketmesi çok fazla önerilmiyor, kafeinin anne karnındaki bebeğe zararlı olduğu bilindiği için mümkün olduğunca az tüketilmelidir.Kahvenin migren üzerinde olumsuz etkisinin olmasının yanında çok şiddetli olmayan baş ağrılarını da hafifletici etkisi vardır.

Güzel Kahve Pişirmek İçin Şunları Yapabilirsiniz;

-Her şeyden önce kahve için kullanılan su, klorsuz içme suyu olmalıdır. Kireçli bir su olursa, kahveniz tortulaşır ve acır.

-Cezveye kaç kişilik kahve yapıyorsak o miktara göre fincanla su koyun. Bir kişilik kahve için 1 fincan suya, 2 çay kaşığı kahve yeterlidir.

-Eğer kahvenizin az şekerli olmasını istiyorsanız 1, orta şekerli olmasını istiyorsanız 2, şekerli istiyorsanız 3 çay kaşığı şeker koyabilirsiniz.

-Cezve, ateşin üzerine yerleştirildikten sonra içindeki su karıştırılmaz. Fakat kaynamaya başladığı anda kaşıkla karıştırırsanız, kahvenin köpük yaptığını görürsünüz. Kenardaki köpükleri ortaya alıp, karıştırma işlemine son verin.

-Kahvenin taşmasına yakın, yani kahve cezve içinde yükselmeye başladığı anda, cezveyi indirip köpüğü fincanlara pay edin. Bu arada cezveyi hafifçe sallayıp telvenin çökmesini engelleyin. Geriye kalan kahveyi bir taşım daha kaynatıp fincanlara doldurabilirsiniz.

Aklınızda Bulunsun Türk Kahvesi ile Şunları Yapabilirsiniz:

-Bayat bir Türk kahvesi, ikram sırasında sizi zor durumda bırakabilir. Bunu engellemek için, kahve kavanoza 2-3 tane kesme şeker atın. Böylece kahveniz daha uzun bir süre tazeliğini koruyacaktır.

-İçinde çekilmiş kahve bulunan kavanoza bir tutam tuz veya şeker ilave ederseniz, bu, kahve kokusunun daha belirgin olmasını ve artmasını sağlar. Şayet kahveniz bayatsa, kullanmadan evvel kısık ateşte hafif kavurun, hem rutubeti gider, hem de tazelenir.-Kahvenin kokusu hoş değilse, içerisine biraz saf vanilya koyabilirsiniz.

-Kahvenin bozulup bayatlamaması için kapalı bir kutuda ya da kavanozda saklayın. Serin ve ışıksız bir yerde hatta buzdolabında muhafaza edin. Tadının bozulmaması için asla metal kaşık kullanmayın, plastik bir ölçü kaşığı kullanın.

-İçilen kahve telvelerini atmayın. Kahve telvesini mutfak veya banyodaki lavaboya döküp üzerinden bol su akıtın. Kokuların ve su borusuna yığılan yağların yok olduğunu göreceksiniz.-Kahve izini porselenden çıkarmak için soda koyun.

-Mutfak eşyalarındaki balık kokusunu önlemek için kahveyi kullanabilirsiniz. Yıkama suyunun içine bolca kahve telvesi atın. Telve, balık kokusunu emecektir. Sonra bildiğiniz gibi bolca suyla durulayınız. Ellerinize sinen kokuyu da yine nemli kahve telvesiyle ellerinizi ovup duruladıktan sonra giderebilirsiniz.

-Sarımsak kokusu için de kahve için ya da kavrulmamış kahve tanesi çiğneyin.

Yan Etkilerine Dikkat !

Kafein bir merkezi sinir sistemi uyaranıdır. Uyanıklığı artırır, ince motor koordinasyonu azaltır, uykusuzluk, sinirlilik, baş ağrısı ve baş dönmesi yapabilir. Kafein ayrıca, kalp hızını artırır, kan damarlarını büzer ve bazı kasların daha kolay kasılmasını sağlar.Kafein, bağımlılık da yaratabilen bir maddedir.

Fazla miktarda kahve içen kişilerin bunu birden bırakmaları baş ve kas ağrıları, depresyon ve sinirliliğe neden olabilir.Kafein, Uluslar arası Olimpiyat Komitesi (IOC) tarafından uzun yıllar yasak ilaçlar kapsamına alınmıştı. İdrarlarında 12 mikrogramdan fazla kafein çıkan sporcular yarışmalara alınmazdı. 5 fincan kahve içilmesi ile bu sorun yaşanabiliyordu. Yasak 2004′ de kaldırılarak kahve ve kola içen atletlerin ceza almaları önlenmiş oldu.Kafeinin, yüksek dozlarda ölüme de yol açabileceği unutulmamalı. Öldürücü dozu 10 gramdan fazladır ve buna ardı ardına 80-100 fincan kahve içmeyle ancak ulaşılabilir. 150 ml kahvede 60-150, 150 ml çayda 40-80 mg kafein vardır.

Kahveden Uzak Durması Gereken Kişiler

•             Hamile olanlar ya da hamile kalmak isteyenler.

•             Yüksek tansiyonu olanlar.

•             Panik atak tanısı konulmuş hastalar.

•             Mide hastalığı , yanma yada reflü şikayeti olanlar.

•             Çarpıntı problemi yaşayanlar.

•             İdrar torbası rahatsızlığı olanlar.

•             Osteoporoz risk grubunda olanlar.Her şeyde olduğu gibi kahvenin de fazla tüketimi faydadan çok zarar sağlar.Aslında en iyisi , özellikle kahve alışkanlığından vaz geçemeyenler ve vaz geçmek istemeyenlerin, kahvelerini sütlü tüketmeye başlamalarıdır.

Kahve Masajı ile Cilt Bakımı

Öncelikle sert bir kahve yapıyor; ve sonrasında yapılan bu kahveyi buz kalıbına koyarak donduruyorsunuz. Elde edilen buz kalıbı ile yüzünüze masaj yaptığınızda, cildinizin size vereceği muhteşem tepkiyi çok kısa bir zaman içerisinde görmeniz mümkün…

Kahveden Tonik Yapalım

Cilt bakımında kahveden faydalanma fikrine olumlu bakan kişiler, kahveyi tonik olarak da kullanabilirler. Bu konuda da sizleri hemen bilgilendirelim: Sabah uyandığınızda, bir kahve yaparak, yaptığınız bu kahveden bir pamuğa alıp, cildinizi bu pamuk yardımı ile silerseniz, cildinizde bulunan kahve hem tonik vazifesini üstlenecektir; hem de cilt renginizin tonlarını dengeleyecektir; kahvenin böyle bir özelliği olduğunu unutmamalısınız.

Kahvenin Cilde Faydaları

Cilt bakımında kahveden yararlanmak isteyenler, kahve sayesinde kırışıklıklarından da kurtulabilirler. Şimdi size bunun için bir maske tarifi vereceğiz:

Kırışıklıklar İçin Kahve Maskesi Tarifi

Öncelikle bir kahve yapın; ancak kahve biraz sert olmalı. Ve tabi ki yaptığınız bu kahveyi siz içmeyeceksiniz; bir kenarda soğumasını bekleyin. İçerisine 1 tatlı kaşığı çavdar ekleyin; ve bir de yumurta sarısını kahvenin içerisine ekleyerek, elde edilecek karışımın yoğun bir krem kıvamına gelmesini azmederek aralıksız karıştırmaya devam edin. Siz hedefinize ulaşıp da yoğun bir krem elde ettiğinizde, bu kremi yüzünüze sürüp 15 dakika bekleyin; ve daha sonra da yıkayın. Kahvenin bu maske ile bütünleşerek kırışıklıklara iyi geldiği belirtiliyor.

Kahve ve Selülit

Kahveden bir selülit giderici olarak da yararlanabilirsiniz. Bir kahve yapıp, yaptığınız kahveyi için; amaç ise aslında kahve içmek değil, sıcak iken kahvenin telvesini almak… Aldığınız kahve telvesini vücudunuzda selülit olan bölgelere sürün; sonrasında da sararak 15 – 20 dakika bekletin. Süre dolduğunda kahveli bölümü yıkayın; ve bu uygulamayı haftada iki sefer uygulayın. Kahvenin selülit giderici özelliğinden, duş jelinizin içerisine bir miktar öğütülmüş kahve ekleyerek de yararlanabilirsiniz. Duş sırasında duş jeli ile vücudunuza bir masaj uygularsanız, bir süre sonra kendinizi çok daha iyi hissedeceğinizi görürsünüz

.Selülit tedavisi için, kahve peelingi nasıl yapılır?

Malzemeleri:

Bir yemek kaşığı karabiber yağı

Çeyrek çay bardağı portakal yağı

Çeyrek çay bardağı sızma zeytinyağı

Bir çay bardağı kahve…

Kahve peelinginin malzemelerinin tamamı karıştırılır; ve daha sonra, haftanın üç günü, ayak bileklerinden yukarı doğru çıkılarak, bacaklara, masaj şeklinde uygulanır…

Kahve ve Parlak Saçlar

Saçların parlatılması amacı ile de kullanılabilecek olan kahveyi sert bir şekilde hazırlayın; ve soğuduktan sonra saç spreyinizin kutusuna koyun. Sonrasında da saçlarınıza püskürtün. Kahve bulanmış saçlarınızı tarağınızla düzgün bir şekilde tarayın. Bu uygulama, koyu renk saçların parlamasını sağlamaktadır.

Yeşil Kahve

Yeşil kahveyi kullanılarak en iyi şekilde zayıflayabilecek ve en hızlı bir biçimde de o istemediğiniz yağlardan kurtulabileceksiniz. Antioksidan polifenollerce zengin yeşil taneler normal kahveye göre koku ve aroma yönünden çok daha fakir ancak lezzet şaşırtıcı derecede normal kahveye benziyor. Fincana uzandığınızda normal kahvenin sizi vuran kokusu yeşil kahvede yok. Renk daha sarı ve berrak. Bu alışılmışın dışında yeşil kahveden ilk yudumu almanızla beraber fincanı rahatca bitirebileceğinizi düşünüyorsunuz. İçimi yeşil çaydan çok daha kolay ve keyiflidir. O nedenle yeşil çaydan daha hızlı popüler olacağını düşünmek hatalı olmaz.

Yeşil Kahvenin Yararları ve Kullanım

Yeşil kahve, kökboyasıgiller (Rubiaceae) familyasının Coffea cinsinden 5 metreye kadar büyüyebilen bir ağaçtır. Normal kahve gibi kavrulma işleminden geçmediği için, faydalı etkilerini kaybetmemiştir.

İçeriğindeki kafein ve klorojenik asit sayesinde, yağ yakımını hızlandırır. Bazal metabolizmayı hızlandırır. Çok yüksek antioksidan etkiye sahiptir, serbest radikallerin zararlı etkilerini önler. Enerji verir. Şeker hastalığı riskini azaltıcı etkisi vardır. Hipertansiyon üzerinde iyileştirici etkisi vardır. Yeşil çaydan sonra önümüzdeki on yıl içerisinde popüleritesini hızla artıracak yeni içeceklerden birisi de yeşil kahve olacak.

Besin destekleri sektöründe antioksidan ve kilo verme desteği olarak sıkca karşımıza çıkmaya başlayan yeşil kahve kapsül ve ekstrelerinden sonra ilk yeşil kahveli “green blend” kahve Amerika ve Avusturalya’da piyasaya sunuldu.Yeşil kahve tanelerini kavrulmadan önce öğütüp evde filtre kahve olarak hazırlamak mümkün.

Antioksidan polifenollerce zengin yeşil taneler normal kahveye göre koku ve aroma yönünden çok daha fakir ancak lezzet şaşırtıcı derecede normal kahveye benziyor. Fincana uzandığınızda normal kahvenin sizi vuran kokusu yeşil kahvede yok. Renk daha sarı ve berrak. Bu alışılmışın dışında yeşil kahveden ilk yudumu almanızla beraber fincanı rahatca bitirebileceğinizi düşünüyorsunuz. İçimi yeşil çaydan çok çok daha kolay ve keyifli. O nedenle yeşil çaydan daha hızlı popüler olacağını düşünmek hatalı olmaz.Yeşil kahve tanelerinin form koruyan, mineralce zengin ve antioksidan faydalarından yararlanmak için filtre sıcak yeşil kahve şuan için en pratik seçim.

Yeşil Kahve Faydaları:

* İçeriğindeki kafein ve klorojenik asit sayesinde, yağ yakımını hızlandırır ve zayıflatır,

* Bazal metabolizmayı hızlandırır. Kalori yakımını hızlandırır ve klo verme sağlar.

* Çok yüksek antioksidan etkiye sahiptir, serbest radikallerin zararlı etkilerini önler.* Enerji verir, yorgunluğa ve halsizliğe iyi gelir.

* Şeker hastalığı riskini azaltıcı etkisi vardır.

* Hipertansiyon üzerinde iyileştirici etkisi vardır.

* Metabolizma ve beyin faaliyetlerini hızlandırır.

Kafein maddesinin doğal deposu olan yeşil kahve metabolizma hızlandıran etkilere sahip olduğu için yarım saat içinde beyin faaliyetlerini hızlandırmaktadır.

Yeşil kahvede bulunan kafein maddesinin metabolizma artırıcı etkisi 3 ile 5 saat arasında değişmekte halsizlik ve yorgunluğu da önlemektedir.Yeşil kahvenin faydaları ise işlenmemiş ve kavrulmamış olduğundan dolayı antioksidan maddeler bakımından daha zengindir.

Vücuttaki yağ moleküllerini parçalar, vücudun bağışıklık sistemini korur.İki yönden de yeşil kahve  zayıflama sağlayan yeşil kahve metabolizmayı hızlandırarak vücudun kalori harcamasına sebep olur,bir diğeri ise yeşil çay yaprağına göre 3 kat fazla antioksidan içerdiği için daha hızlı kilo vermeyi sağlamaktadır.

Yeşil Kahve Nasıl Pişirilir: Yeşil kahvenin evde hazırlanışı oldukça pratik ve kolaydır. Yaklaşık olarak 1 yemek kaşığı kahve cezveye konulduktan sonra 180 ml sıcak su üzerine eklenir ve 4 dakika demlenmeye bırakılır. Sıcak olarak servis yapılır.

Yeşil Kahve Zararları: Yeşil kahve son zamanlarda zayıflama ürünü olarak vitrinlerde çok rastlanan ve kullanılan bir üründür. Ancak aşırı kahve tüketimi vücutta su tutulmasına neden olabileceği için yeşil kahve içilen dönemlerde günde en az 2.5 litre su içilmesi gerekmektedir.

Yeşil Kahve Nasıl İçilir: Yeşil kahve sabah ve akşam olarak günde 2 kez içilebilir. Fazlası zararlı olacaktır. Yeşil kahve içerek zayıflayanların sayısı günden güne artmaktadır. Kullananlar çok memnun kalıyor ve zayıflamak isteyenlere tavsiye ediyor.

Menengiç Kahvesinin Faydaları

Menengiç veya mengüç kahvesi olarak adlandırılan kahve, antepfıstığının yabanisinden yapılan bir içecek. Yöresel bir tat olarak, Urfa yöresinde, sıkça kullanılan menengiç kahvesi, sağlık açısından da oldukça faydalı bir kahve.

Menengiç (Menegüç) Kahvesinin Faydaları

* Öksürüğü keser.

* Balgam söktürür.

* Nefes açıcıdır.

* Nefes darlığına iyi gelir.

* Antiseptik özelligi vardır.

* Göğsü yumuşatır.

* Solunum yollarına faydası vardır.

* Ayak terlemelerini önler.

* Yaraları tedavi eder.

* Böbrek kumlarının dökülmesine yardımcı olur.

* Ses tellerine iyi gelir.

* Mide ağrılarını dindirir.

* Kalp yetmezliği riskini azaltır.

* Afrodizyak(Cinsel gücü artırıcı) etkisi vardır.

*Yağlı bir içecektir, yüksek E vitamini ve doymamış yağ asidi düzeyi ile kandaki kolesterolü düşürmeyekalp ve damar sertliğini önlemeye yardımcı olur.

Menengiç Kahvesinin Yapılışı; Menengiç Kahvesi Türk Kahvesi tarzında ağır ateşte pişirildiği gibi, hazır kahve tarzında da kullanılabilir.

Türk Kahvesi Gibi Pişirmek İçin : Bir Çay fincanı süt için bir tatlı kaşığı, Kahve Fincanı için bir kahve kaşığı Menengiç Kahvesi cezveye koyarak kısık ateşte bir taşım kaynatınız. Bir dakika bekleterek şekerini isteğe göre ayarlayıp servis yapınız.

Türlü türlü dert içun vardır şifası kahvenin,

Hem sezadır kim yapılsa bin senası kahvenin.

Geleneklerimizin ve günlük hayatımızın vazgeçilmezlerinden olan “Kahve” ile dostluklarınızın dâim olması dileklerimle…..

Sıhhatle ve sevgiyle kalın…..

Bu yazı derleme ve alıntıdır..

Etiketler:

Kahve hakkında merak ettikleriniz Konusuna 3 Yorum Yapıldı
  1. Efsus diyor ki:

    Tam da kahveli bir mutfak perdesi dikiyordum. :)

  2. Derya Sezgin diyor ki:

    1 haftaya yakın bir süredir yeşil kahveyi kullanmaktayım her gün 2 bardak içiyorum. Sindirimi hızlandırmaya yardımcı olduğunu farkettim şimdiye kadar.

  3. Sümeyye diyor ki:

    Ben inanmıyorum tüm bu sayılan faydalarına. Ben ne zaman içsem çarpıntı ve kendini kötü hissetme telaş hali oluyor. vücuttan su attırıyor. kalsiyumda attırıyormuş. ama tadı ve kokusu öyle güzel ki insan vazgeçmek istemiyor. yinede sağlığım için bıraktım artık nadiren içiyorum.

Sayfa başına git