Isırganotu kullanım biçimleri ve faydaları
Isırganotu ve faydaları
Kanserin düşmanı ısırgan otu
Vücutta hücre yenilenmesini sağlayan ısırgan otu; alyuvar yapımını artırıyor. Yaprak ve sürgünleri salata şeklinde veya pişirilerek yenildiğinde, kansere karşı etkili oluyor.
Isırgan otu, birçok rahatsızlığa iyi gelen ve sonbahardan ilkbaharın sonuna kadar bahçelerde bol miktarda yetişen bir ottur. Isırgan otunun genellikle yaygın olan 2 türü, tedavi amaçlı kullanılıyor. Büyük ısırgan otu ve küçük ısırgan otu. Yaprak, tohum ve kökün içerdiği etkin maddeler arasında farklılıklar bulunuyor. Yaprak çayının başlıca özellikleri olarak, idrar artırıcı, ödem çözücü, kan temizleyici, kan yaptırıcı, iltihap giderici, demir eksikliğini giderici ve organizmayı uyarıcı nitelikleri sıralanabilir.
Temel niteliklerden dolayı romatizma ve gut, romatizmal eklem deformasyonları, böbrek ve idrar yolları iltihabı, teşhis edilemeyen şiddetli baş ağrıları, prostat büyümesi, mide ve bağırsak ülseri, böbrek ve safrakesesi taşı, güçsüzlük ve bitkinlik halleri, kansızlık ve alyuvarlar eksikliği, demir eksikliği, tüm alerjik rahatsızlıklar (bahar nezlesi dahil), egzama, ergenlik sivilceleri ve fistüllere karışı etkili oluyor. Bu hastalıklara karşı uygulanacak yaprak çayı tedavisi, 2-4 hafta süreli kürler halinde uygulanabilir.
Bu süre içinde, günde 2-4 bardak bitki çayı, tatlandırılmadan, öğün aralarında, sıcakken içilebilir. Ağır kalp ve böbrek hastalığından kaynaklanan ödemlere karşı kullanılmadan önce doktora danışılmalıdır. Kökler, eğer istenirse her zaman yaprakla karıştırılarak kullanılabilir. Ama öncelikle, prostat büyümesine karşı, uygulanan tıbbi tedaviyi destekleyici olarak çok etkili olur. Ayrıca, yalnız veya yaprakla birlikte hazırlanan kaynama suyuyla baş yıkandığında, saç dökülmesi durur, saçlar parlaklık kazanır, kepeklenme sona erer.
UYARICI VE GÜÇLENDİRİCİ
Tohumlar, öncelikle organizmayı uyarıcı, güçlendirici ve savunma gücünü artırıcı özelliklere sahip olduğu için, yaşlılarda güçlendirici amaçlı olarak kullanılabilir. Yeşil ısırgan otu, sapın dibinden kesilerek, romatizma, gut, eklem deformasyonu, siyatik ve lumbagoya karşı, doğrudan hasta bölgeye sürülerek de kullanılabilir. Bitkinin yakıcı tüylerinin deriyi tahriş etmesiyle, uzun süreli, rahatlatıcı bir sıcaklık oluşur ve ağrı diner
————————————————————————–
Isırgan Otu (Urtica diocia / urens); kökünden başlamak üzere, kökü, yaprakları, tohumları bile şifalı olan bir bitkidir. Eski çağlarda da büyük bir saygınlığa sahipti. Albrecht Dürer (1471 – 1528) bir tablosunda, elinde ısırganotu olan bir meleğin Tanrı katına uçusunu canlandırmıstı. İsviçreli botanik bilimci Künzle, bir yazısında, yakıcı özelliği sayesinde (Tüylerde bulunan histamin ve asetilkolin) korunmamış olsaydı, bitkinin kökünün çoktan kurumuş olacağını belirtmişti. Eğer kendini koruyamamış olsaydı, haşarat ve hayvanlar onu çoktan yok etmişlerdi. Büyük ısırgan otu (Urtica diocia L.), çok yıllık ve otsu bir bitkidir, boyu bazen 1 m’yi geçer, yapraklar koyu yesil renkli, saplı, dişli kenarlı ve yakıcı tüylüdür. Küçük ısırgan otu (Urtica Urens L.), bir yıllık ve otsu bir bitkidir. Boyu 60 cm kadar olabilir. Yapraklar açık yeşil renkli, saplı, dişli kenarlı ve yakıcı tüylüdür. Duvar kenarları ve harabeliklerde bol olarak görünür.Her iki türün de yaprakları 2-4 cm uzunlukta, oval veya kalp biçimindedir. Taze iken deri ile temas edince deride kızartı ve yanma yapar. Dızlağan ve dikenli ısırgan isimleriyle de bilinir. Türkiye’ de her iki tür de yetişir.
Egzema ve egzemaya eşlik eden baş ağrılarıısırgan otu çayı ile iyileştirileilirler. Isırgan otu, böbrek ve mesane taşı oluşumuna karşı da kullanılabilir. Böbrek hastalıkları ve zorlu baş ağrıları genellikle bir arada görülürler. Egzemalar genellikle dahili bir nedene dayandıklarından, onları içerden, kan temizleyici bitkilerle iyleştirmek gerekebilir. Isırganotu, en başta gelen kan temizleyici ve aynı zamanda kan yaptırıcı bir bitkidir. Böylece, pankreas üzerinde de çok olumlu etkileri olduğu için, ısırganotu çayı ile kandaki şeker düzeyi düşürülebilir. İdrar yolları hastalıkları ve iltihapları, da bitki çayı ile iyileştirilebilirler. Aynı zamanda da dışkılama kolaylıkları sağladığından, bir ilkbahar kürü için özellikle önerilir. lkbaharda ve sonbaharda filizlendiğinde, onunla 4 haftalık bir çay kürü yapmak önemlidir. Sabahları aç karnına, kahvaltıdan yarım saat önce bir bardak ve gün boyunca 1-2 bardak çayı yudumlanarak içilebilir. Bu tür çay kürlerinden sonra kişi kendini anlatılamayacak kadar iyi hissedebilir. Ayrıca bu çayın lezzeti hiç de kötü değildir. Ama duyarlı kişiler, ona biraz papatya veya nane ekleyerek, lezzetini ve kokusunu değiştirebilirler.
Isırganotu, karaciğer ve safra kesesi hastalıklarında, dalak hastalıklarında, solunum sistemi balgamlanmasında, mide kramplarında ve ülserlerinde, bağırsak ülserlerinde ve akciğer hastalıklarında öncelikle önerilir. Değerli etken maddeleri (Potasyum tuzları, organik asitler-formik asit, histamin, asetilkolin ve Vitamin C) alabilmek için, çay hazırlanırken, yapraklar yalnızca haşlanır (kaynatılmaz). Isırganotu, koruyucu olarak da günde bir bardak içilebilir. Mikroplu hastalıklarda ve mikrop salgılanan hallerde de bitki çok iyi bir yardımcıdır. Belirli bir yaştan sonra bedendeki demir miktarı azalmaya başlar. Bu nedenle, yorgunluk ve bitkinlik halleri görülür, kişi yaşlandığını düşünmeye başlar ve verimliliği giderek azalır. Işte bu durumlarda, demir içerikli taze ısırgan otu ile çok olumlu sonuçlar alınabilir. Bir ısırgan otu küründen sonra, kişi kendini çok kısa bir süre içerisinde eskiye oranla çok daha rahat hisseder, enerji ve çalısma gücü geri gelir, dış görünüm olarak da belirgin bir düzelme başlar. Safrakesesi rahatsızlığı ve kansızlık durumlarında da bitki çayı fayda sağlayacaktır. Ödemlerde, ısırganotu bedendeki fazla sıvıyı emerek büyük yararlar sağlar. Kan yaptırıcı özelliği sayesinde, kansızlık solgunluklarında, alyuvarlar eksikliğinde, anemi de yardımcı olur. Herhangi bir alerji rahatsızlığı çekenler (bahar nezlesi dahil) uzun bir süre ısırganotu çayı içebilirler. Bitki, soğuk algınlığına yatkınlığı önler, romatizma ve gut hastalıklarında yardımcı olur.
Taze ısırganotu yaprak ve kökünün kaynama suyuyla baş yıkanabilir ve saçlar canlanarak, sık bir biçimde büyümeye başlarlar. Her tür saça özellikle iyi gelen ısırganotu tentürünü herkes kullanabilir. Kafa derisi kepeksiz, saçlar sık, yumuşacık ve parlak! Damar tıkanıklıklarında da (baldırlarda), ısırganotu çok büyük yardımlar sağlar. Bu hastalığı çeken bazı kişiler, ağer zaman geçirmeden, ısırganotu kökü ayak banyoları yapacak olurlarsa, olası bir bacak empütasyonundan kurtulabilirler. Her tür kramp, nerden gelirse gelsin, kan dolaşımı bozukluğunun habercisi olabilir. Böyle durumlarda, bitkinin kaynama suyula masaj veya banyo yapmak fayda sağlayacaktır. Bu durum, koroner damarlarının daralması gibi özel durumlarda da geçerlidir. Belden yukarısı banyo küvetine doğru eğilir ve kaynatılmış bitkinin ılık suyuyla kalp bölgesine hafifçe masaj yapılır. Siyatik, lumbago ve kollarda, bacaklarda oluşan sinir iltihaplanmalarında, ağrılı bölgelere, yapraklı taze ısırganotu dalı hafifçe sürülür. Örneğin siyatikte, ayak ekleminden başlamak üzere, dıştan kalçaya kadar ve oradan da bacağın iç tarafından topuğa kadar yavaşca sürülür. Bu iki kere daha yenilenir ve son olarak, kalçadan başlayarak aşağı doğru inilir. Gerektiğinde daha başka bölgelere de aynı biçimde uygulanır. Isırganotunun sebep olduğu kaşıntıyı önlemek için, işlem sonunda o bölgeler pudralanır.
Kullanılan bitki ne kadar taze olursa, şifalı gücü de o kadar fazladır. Kış için bir miktar stok yapmayı da unutmayın ve kurutacağınız bu ısırganları mayıs ve haziran ayının güneşli günlerinde toplamaya dikkat edin. Kendi sağlığınız için bir şeyler yapabildiğinize sevinin! Ama ama en önemlisi sadece ihtiyacınız kadar bitki toplayın. Eğer sadece yaprak ve saplara ihtiyacınız varsa kesinlikle bitkiyi köküyle beraber sökmeyin. Bir bölgedeki tüm bitkileri tamamen koparmayın. Gelecek yıllarda da bitkinin neslini sürdürmesine izin verin!
Kullanım Biçimleri:
Çay Hazırlamak:
Yaprak Çayı: Bir tatlı kaşığı ince kıyılmış ısırganotu, orta boy bir su bardagı dolusu kaynar suyla haşlanır , 5-10 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 2-4 bardak yeni demlenmiş çay aç karnına veya öğün aralarında tatlandırılmadan içilir. Kokusunu veya tadını rahatsız edici bulanlar çaylarına biraz nane ilave edebilirler.
Kök Çayı: Bir tatlı kaşığı ince kıyılmış kök, bir su bardağı dolusu soğuk suya eklenir, hafif ısıda kaynama derecesine getirilir, 4-5 dakika kaynadıktan sonra, ateşten indirilip 5-10 dakika demlendirilir ve süzülür. Günde 3 bardak taze demlenmiş çay soğutulmadan içilir.
Tohum Çayı: Havanda hafifçe ezilmiş bir tatlı kaşığı tohum, orta boy bir su bardağı dolusu kaynar derecede sıcak su ile haşlanır, üstü kapalı olarak 8-10 dakika demlendikten sonra süzülür. Günde 2-3 bardak taze demlenmiş çay, yemeklerden yarım saat önce soğutulmadan içilir.
Isırganotu Tentürü: Ilkbaharda veya sonbaharda sökülen kökler bol suda iyice yıkanır, elden geldigince ince kıyılır ve bir sisenin bogazına kadar doldurulur. Köklerin üstüne çıkacak kadar 35-40 derece etil alkol eklenir, hergün çalkalanarak güneste 14 gün boyunca bekletilir ve süre sonunda bir tülbentten geçirilerek süzülür. Koyu renkli siselerde, serin bir yerde yıllarca saklanabilir.
El ve Ayak Banyoları: Iki avuç dolusu yıkanmıs kök, sap ve yaprak, 5 litre soguk suya konularak, 10-12 saat bekletilir ve sonra kaynama derecesine kadar ısıtılır. Banyo sırasında bitkiler suyun içinde kalabilir. Bu banyo suyu, yeniden ısıtılarak, 2-3 kere daha kullanılabilir.
Saç Yıkamak: 4-5 avuç taze veya kurutulmus yaprak, 5 litre suya koyulur, agır ateste kaynama derecesine kadar ısıtılır, 5 dakika demlendikten sonra süzülür. Kök kullanıldıgında ise, 2 avuç dolusu ince kıyılmıs kök, 10-12 saat soguk suda bekletilir, sonra kaynama derecesine kadar ısıtılır ve demlenmesi için 10 dakika beklendikten sonra süzülür. Bu durumda, saç yıkamak için sodalı sabun gerekir
————————————————————————
Eldiven ile toplanan “enteresan” bir bitki:Isırgan otu
İsmi pek sevimsiz. Fakat, çok yararlı bir bitki. Niçin mi? Hemen sıralayalım:Yaprakları asit formik yönünden zengin, ama, yılanda mevcut olana benzer bir zehir içerir. Dokunduğu yere enzimi boşaltır. İnsanın canını yakan bu sıvı, aslında bitkinin değerli niteliklerini içeren özsuyudur. Halk arasında, ısırgan dalamalarının organizmayı cinsel olarak uyardığı, romatizmayı önlediği, sağlık kazandırdığına inanılır.
Isırgan otu hakkındaki ilk bilgilere, Antik Çağ’da, Latin yazarı Persone’de rastlanıyor. Şâire göre, cinsel güçlerini kaybeden erkeklerin yeniden kuvvetlenmelerini sağlamak için, göbeklerinin, böbrek bölgelerinin ve kaba etlerinin bir tutam ısırgan otu ile kamçılanması önerilirmiş. Bir tür kan çekici yöntem. Yani, dıştan tatbik edildiğinde, iç organlarda biriken kanı çekiyor. Sözün özü, ideal bir kan temizleyici. Hattâ, burun kanamalarını bile kesiyor. Ayrıca, ısırgan otu, tifonun ağır ateşine, beyin kanamasına ve kadınların âdet kanamalarından kesilmelerine karşı şifa olarak salık veriliyordu.
Daha sonraki çağlarda, ısırgan otunun şifa vermesi için daha acısız kullanım yolları da bulunmuş. Yolun adı: ısırgan otu çorbası. Böylece, vücut için gerekli demir ve magnezyum gibi minerallerin alınması sağlanmış. İçerdiği demir, kansızlığı önlediği gibi, kadınlarda östrojen hormonunu arttırdığı için, doğum yapmış hanımların süt salgılamasını arttırıyor. Isırgan otu, asırlar boyu romatizma, gut ve damar sertliğinin tedavisinde, koleranın tehlikeli ishallerine karşı sıkça kullanılmış.
Mutlu Tönbekici’nin seneler evvel hazırladığı habere göre, ısırgan otunda “sekterin” adlı bir madde mevcut. Bu madde, midenin,bağırsakların, karaciğerin, pankreasın ve safra kesesini salgılarını uyarıyor. Dahası, gene ısırgan otundaki demir, alyuvarları sürekli yenileyerek yeni dokulara bol oksijen sağladığı için, bu bitki çok değerli. Bedeni güçlendiriyor. Gargarası yapıldığında, her tür boğaz enfeksiyonlarına, pamukçuğa, dişetleri iltihaplarına ve anjinlere karşı etkili. Damarları güçlendirdiği için varis oluşumunu engelliyor, hattâ doğumdaki kanamaların da önüne geçiyor.
Isırgan otundan güzel bir sebze yemeği olarak faydalanmayı düşünüyorsanız, taze yapraklı zamanında yiyeceksiniz. O zaman ağızda kadife yumuşaklığında bir tat bırakır. Isırgan otundan şifalı bir su elde etmek için, 1 litre suya iki ya da üç avuç taze ısırgan yaprağı atın. Burun kanamalarını ya da âdet kanamalarını azaltmak istiyorsanız, bu hazırladığınız sudan günde üç bardak içiniz. Şayet, anjinde gargara için, romatizmaya karşı, ya da güzellik losyonu, saç dökülmesine karşı şampuan olarak kullanmak isterseniz, gene 1 litre suya üç avuç yaprak ve çiçek atılması gerekiyor.
Allah esirgesin, zatülcenbe karşı bile, ısırgan otundan yararlanılıyor. Formülü şöyle: Yarım kilo pırasa, 3 tutam nane ve ısırgan tohumu bir arada pişiriliyor. Her gün, bir çorba kaşığı yeniyor.
Isırgan otundan hazırlanan sudan, kaynatılarak da yararlanmak mümkün. Bu durumda, bol suyla yıkanmış bir avuç ısırgan otu kökü, 1 litre suya atılıyor ve kaynatılıyor. Ve, günde 3 fincan içiliyor.
ISIRGAN İLE TAHARET OLMAZ
“Isırgan ile taharet olmaz!” bir halk deyişi… “Şer”den hayır beklemek nâfile… Ya da, iyi netice almak için uygun araçlar kullanmak gerek… anlamlarına geliyor.
Isırgan otunun “ısıran” bir tarafı var, sahiden. “Isırmak” fiilinden türetildiğine göre… Botanik ilmindeki adı, “urtica”. Isırgangiller’den… Bu familya, gövdesi ve yaprakları yakıcı tüylerle kaplı 50 kadar otsu bitkinin ortak adı. Bizim halkımızın bildiği ısırgan otu da tüylü, otsu bir bitki. İnce, ama biraz sert tüyleri var. Karınca asidi içerdiği için, insanın bir yerine battığı zaman, azıcık yakıcı bir etki yapıyor ve kaşındırıyor.
Kimi zaman boyu bir metreyi aşan ısırgan otunun yaprakları almaşık ya da karşıt; çiçekleri bir evcikli (bu terimle kastedilen, dişi ve erkek çiçeklerin aynı bireyde bulunması) ve yeşilimsi. Çalılıklar arasında çok sık rastlanan ısırgan otu, çorak yerlerde yetişir. Kuru ısırgan diye adlandırılan türü iyi hayvan yemi olur. Dahası, ısırgandan dokumalık lif elde etmek üzere bazı çalışmalar da yapılmıştır.
En şaşırtıcı yanı, ısırgan otunun bir zamanlar Avrupa’da, eczacılıkta bir tedavi yöntemi olarak kullanılması. Bir başka rivayet ise, Kızılderililer’in ısırgan otunu şifa niyetine bol bol kullandığı yönünde… Hep bilinir, ısırgan otunun yaprakları ezilerek kompres yapıldı mı romatizmaya iyi geliyor. Gene, kökü ezilerek yapılan kompres de eklem ağrılarını hafifletiyor. Kaynatılarak elde edilen suyu ise bağırsaklar için iyi: özellikle de, ishal ve bağırsak kurtları açısından… Isırgan otundan çay da yapılıyor: kansere iyi geldiği iddiaları henüz yeni sayılır; ama, ısırgan otu çayının baş ağrısını giderdiği biliniyor.
Isırganın, İngilizcesi “nettle”… Isırganın, “Büyük ısırgan” (yani, “Urtica dioica”) ve “Küçük ısırgan” (“Urtica urens”) diye adlandırılan türleri ile, insanların hasta organlarına vurulur ve kan emici olarak kullanılırmış???!!! Günümüzde ise, formik asit gibi bazı organik asitler ile histamin, asetilkolin ve C vitamini içeren ısırgan otu, romatizma ağrıları, iştah açıcı, ve müdrir yani idrar açıcı olarak kullanılıyor.
ATEŞ DÜŞÜRÜCÜ ŞİFALI BİR BİTKi
Isırgangiller (“Urticaceae”), -ben ansiklopedilerin yalancısıyım- iki çenekli, genellikle bir eşeyli, taçsız bitkiler familyası. Yaprakları basit fakat tüylü ve kimi zaman dalayıcı. Başlıca cinsleri, “Isırgan” ve “Yapışkanotu”.
Isırganlar ise, gene, taçsız çiçekli, iki çenekli bitkiler takımı. Hiç aklınıza gelmeyecek, daha doğrusu normal ahvalde bir arada düşünemeyeceğiniz bir takım bitki ve ağaçlar bu gruba giriyor. Hemen sayayım: Orman ve meyve ağacı olarak; karaağaç, çitlembik, dut, incir. Sanayi bitkisi olarak kenevir, şerbetçiotu.
ISPANAĞIN İKAME MADDESİ
Isırgan otu için, ünlü Fransız botanikçi Maurice Messegue inciler döktürmüş:
“İnsanlar düşmanlarını ısırgan tarlasına atarlarmış. Bana kalsa, ben sevdiklerimi atardım. Isırgan, benim gözümde dünyanın en değerli bitkisidir.”
Neden mi? Yararları anlatmakla bitmiyor:
“Bol miktarda madensel tuz içeriyor. Ispanağın bulunmadığı yerde, onun yerini tutuyor. Romalılar için, iyi bir ağrı giderici. Ve, bütün yeşil sebzeler gibi, bağırsak temizleyici. Üstelik, nefis… Özellikle de, haşlanıp salatası yapıldığında…
ISIRGAN OTU ŞİFA KÜPÜ
Isırgan otunun marifetleri, yalnızca ağrı kesici ya da bağırsak temizleyici, vb. olmakla sınırlı değil. İspat mı istiyorsunuz?
İşte size gazeteden bir reklam:
*** Kanada’dan ithal
*** %100 doğal
*** Tropik
*** Meyve özlü
*** şampuan
Ürün adı: Down Under NATURALS PAPAYA ŞAMPUAN
Ürünün kimlik kartını verdikten sonra, bir de terkibine bakalım:
*** Isırgan otu
*** Papaya özü
*** Karakafes otu
*** İpek proteinleri
Aynı reklamda, ısırgan otunun faydaları şöyle özetlenmiş;
“Saçınızın dökülmesini engeller, saç çıkışını hızlandırır.”
Vallahi arkadaşlar, söz konusu şampuanı denemedim. Umarım, yararlı bir kozmetik ürünüdür. Ancak, seneler öncesinin “uçuk” ısırgancı zâtı çok iyi hatırlıyorum. Adamın biri çıkıp, ısırgan otunun suyu ile kanser hastalığına dermân olduğunu iddia edince, bırakın Mısır Çarşısı ve Çemberlitaş’daki aktarları, memleketimin dağlarında tepelerinde yolunmadık ısırgan kalmamıştı. Neyse, ısırganın şıp diye kanseri tedavi etmediği anlaşıldı da, ısırgan yağması “mâkul” bir seviyede sabitlendi. Tabiî, şu anda dahi, ısırgan otundan mucizevî neticeler bekleyen çok sayıda insan, sabah akşam ısırgan otu suyu içip duruyordur. Faydası çok, zararı yok. Sâdece, kansere devâ olduğuna dâir emâre mevcut değil, henüz… Doktorların dediği, vücudun genel bağışıklık sistemini takviye eden her şey, kanserin tedavisi olmasa dahi, bünyenin direncini arttırıyor, o kadar…
Şimdi, ısırgan otu ile ilgili yemek tariflerimize geçebiliriz.
***Isırgan Çorbası
Malzeme (4 kişilik):
1 demet ısırgan
1-2 adet kuru soğan
2 çorba kaşığı zeytinyağı
1 çorba kaşığı un
1 su bardağı süt
2-3 su bardağı su
Deniz tuzu
Kara biber
Hazırlanışı:
Isırgan demetini ayıklayıp bol suda yıkayın ve doğrayın. Bir tencerede zeytinyağını kızdırıp piyazlık doğranmış kuru soğanları 4-5 dakika kadar kavurun. İçine ısırganları katın, ununu da ekleyin. Böylece, 3-4 dakika daha kavurmaya devam edin.
Sonra, yavaş yavaş sütü ilâve edin ki un topaklanmasın. Ve, durmadan karıştırın. Su, tuz ve kara biber katarak düzenli olarak karıştırın. Ve, ocaktan alın.
Ek not:
Yukarıdaki formül, beş aşağı beş yukarı, ısırgan ile ilgilenen herkesin bildiği klasik çorba tarifi. Ancak, bu yalın terkibi bir hayli zenginleştirmek pekâlâ mümkün. Özellikle, başta Erzurum olmak üzere, tüm Doğu Anadolu’da, anladığım kadarı ile, öyle sâde suya tirit misali ısırgan otu çorbası pişirilmiyor.
Peki, bu zenginleştirme “operasyonu” nasıl yapılacak? Adım adım sıralayalım:
Madde 1: Çorbayı mutlaka kemik suyu ile pişirin. Özellikle, evde küçük çocuk var ise. Benim gözlemleyebildiğim kadar, tedbirli her ev hanımının derin dondurucusunda, mutlaka, bir tombul kavanoz dolusu kemik suyu hazır bulunur. Hazır kemik suyu, her âcil durumda can kurtaran vazifesi görür.
Madde 2: İsterseniz, kullandığınız soğan miktarını arttırabilirsiniz. Pek tabiî ki, böylece çorba C vitamini açısından zenginleşecektir.
Madde 3: Isırgan otu çorbasının baklagiller ile zenginleştirilmesi de mümkün. Meselâ, ayrı bir yerde bir su bardağı nohut haşlayıp ilâve edebilirsiniz. Aynı şey, mercimek için söz konusu.
Madde 4: Baklagiller yerine, bulgur kullanabilirsiniz. İnce bulgur her çorbaya yakışır. Örneğin ben, yazın herkesin bildiği domates çorbası yaptığımda bile, şayet çorba fazla sulu görünürse, hemen bir tutam ince bulgur atar, kıvamı derhal tuttururum.
Madde 5: “Her bir şeye maydanoz…” tekerlemesini hatırlayıp dalga geçmezseniz eğer, bu çorbaya maydanoz ile katkıda bulunabilirsiniz. Zâten, maydanoz her bir şeye de yakışmaz! Ancak, güzelleştirdiği o kadar çok şey var ki, olumsuz anlamlı bu deyişi neden hak ettiğini hiç anlayamamışımdır. Yüksek besin değeri de cabası.
***Isırgan Otlu Tavuk Köftesi
Malzeme:
Yarım kilo yağsız tavuk kıyması
Yarım kilo köftelik bulgur
1 adet yumurta
1 yemek kaşığı sıvı yağ
1 yemek kaşığı acı biber salçası
1 fincan kurutulmuş ısırgan otu
1 adet kuru soğan
4 diş sarımsak
Köfte baharatı
(yani, kimyon, yeni bahar, tuz ve kara biber)
Hazırlanışı:
Köftelik bulguru önceden ıslatın. Kuru ısırgan otunu ufalayın. Kuru soğanı da ince ince doğrayın. Daha sonra, tüm malzemeyi, köfte baharatı dahil, iyice harmanlayın. Ve, bir müddet yoğurun.
Köfte hamurunu iyice kıvamına getirdikten sonra, hamburger köftesi şeklinde yuvarlayın. Sonra, bu köfteleri, önceden yağladığınız fırın tepsisine dizin. 200 derecelik ısıtılmış fırında 20 dakika kadar pişirin. Arzu ettiğiniz garnitürle ikram edin.
Ufak not:
Bu köfte, soğuk da yenebilir. Tabiî, bu durumda, soğuk köfteye uygun garnitür düşünmek şartıyla.
***Isırgan Püresi
Malzeme (4 kişilik):
1 demet ısırgan
7-8 adet pazı / ya da / ıspanak yaprağı
1.5 su bardağı mısır ve buğday unu karışımı
3 diş sarımsak
1 çorba kaşığı kıyılmış nane / ya da / kuru nane
3 çorba kaşığı zeytinyağı
Deniz tuzu
Hazırlanışı:
Bir tencerede 3 su bardağı suyu kaynatın. İçine biraz tuz (Tijen Hanım’ın daha önce kullandığımız tariflerinden de bildiğiniz gibi, daha sağlıklı beslenme uğruna dâima deniz tuzu tercih ettiğini hatırlayacaksınız!) ile ısırgan demetini ve pazıları koyun. Hemen hatırlatalım, “malzeme” kısmında gösterildiği gibi, pazı yerine ıspanak da kullanılabilir.
Tenceredeki malzemenin üstüne yavaş yavaş unu serpin ve de durmadan karıştırın. Karışımda topak olmadığına iyice emin olunca, tencerenin kapağını kapatın. Arada bir gene karıştırarak pişirin. Şayet karışım çok katı olduysa, biraz süt ilâve edebilirsiniz.
Pişen püreyi servis tabağına aldıktan sonra, bir tavada yağı ısıtın. İçine, ince doğranmış sarımsak ve nane koyun. Pürenin üzerine dökün.
Önemli not: Karadeniz köylerinde pürenin üzerine süt kaymağı da konur!!! (Tanrı bilir, insan böyle bir yemeği mideye indirdikten sonra, resmen protein patlamasına uğrayıp roketatar’a dönüyordur!…)
(Kaynak: Tijen İnaltong, “Mevsimlerle Gelen Lezzetler”, Oğlak Yayınları, 2002)
***Isırgan Otlu Lahmacun İçi
Malzeme:
750 gr. yağsız tavuk kıyması
1 kahve fincan ince çekilmiş ceviz
1 kahve fincanı kuru ısırgan otu
Yeterince tuz
1 adet kuru soğan
5 sap taze soğan
4 diş sarımsak
1 yemek kaşığı acı biber salçası
Yarım kahve fincanı ince kıyılmış maydanoz
Yarım kahve fincanı ince kıyılmış yeşil sivri biber
Yarım kahve fincanı sıvı yağ
Lahmacun hamuru için:
Evinde pizza ya da lahmacun hamuru açabilen hanımlar için hiç mesele yok. Ama, hiç vaktiniz, tecrübeniz ya da sabrınız olmadığını düşünüyorsanız, en yakın ekmek fırınından hazır hamur alabilirsiniz. Ya da, büyük marketlerde satılan pizza ya da lahmacun hamurlarına müracaat edebilirsiniz.
Hazırlanışı:
Hazırlanma aşaması, tamamen lahmacunun içine yönelik. Bu da, son derece basit. Tüm malzemeyi iyice harmanlamak yeterli. Sâdece, kuru ısırgan otunu güzelce ufalamak gerekiyor. Hazırlanan harç, küçük daireler hâlinde yuvarlanan lahmacun hamurunun içine doldurulur. Lahmacunların odun ateşinde pişmesi farz olduğundan, hazırlanan lahmacunların, gene mahalledeki en yakın ekmek fırınına sevkı edilmesinde yarar var.
***Isırgan Otlu Karma Yemek
(Bu tarif, Boğaziçi’nin yerlisi olup bahar aylarında yamaçlardaki bostanlara yürüyüşe çıkan ve bu arada bol bol ot toplayan hanımlara âit. Pişirme yöntemi ise, aynen ıspanak gibi… )
Malzeme:
1 demet ısırgan otu
1 demet labada (ya da, evelek)
1 demet ebegümeci
1 demet kuzukulağı
3-4 adet kuru soğan
(Arzu edilirse) 2-3 adet orta boy domates
1 tutam pirinç
/ ya da /
1 tutam ince köftelik bulgur
2-3 adet kesme şeker
Tuz
Kara biber
Sıvı yağ
Hazırlanışı:
Malzemede adı geçen otlar için verilen “1 demet” ifadesi tamamen izafî. Yani, bir tutam da olabilir. Allah eksiltmesin, “miktar” denilen şey, hane halkının sayısına bağlı. Tek önemli nokta, kullanılan otların miktarlarının eşit olması. Boğaziçi’nin hanımları, ısırgan otunun tek başına tadının fazla kekremsi olacağını, dolayısı ile öbür otlar ile pişirilirse, daha lezzetli bir yemek kotarılacağını iddia ediyorlar.
Tarifimiz şöyle:
Bütün otlar güzelce ayıklanır, muhtemelen bostan taşı ve bilumum toprağı ile toplanacağı için, bol bol su ile yıkanır. Sonra, hepsi süzülür. Kuru soğanlar iri yemeklik doğranır. Ve, büyük bir tencerede kızdırılan sıvı yağda 1-2 dakika çevrilir. Hemen ekleyeyim, bazı hanımlar soğanı hiç kavurmaksızın, tüm malzemeyi bir arada çiğden pişiriyor!
Arzu edilirse, bu aşamada, yemeklik doğranmış domates de ilâve edilir. (Salça asla kullanılmıyor!) Daha sonra, çok iri doğranan tüm otlar tencereye katılır. Otlar bol miktarda su salacağı için, su katılması tavsiye edilmiyor. Kendi suyu ile pişmeye bırakılıyor.
Pişme işleminin sonuna yakın, bir tutam pirinç atılır. (Unutmayın, ince köftelik bulgur, her zaman pirincin yerini tutabilir. Hele hele, sürpriz bir şekilde evde pirinç kalmamışsa!…) O zaman, pirinci koymadan az önce, biraz sıcak su katmakta yarar var. Arzu edilirse, aynen ıspanakta olduğu gibi, kırmızı pul biber de konabilir. Pirinçler irileşince, ateşin altı kapatılır.
İşte… Yemeğiniz hazır! İhtiyacınız olan tek şey, baharlarda, yani ilk ve son baharlarda, yamaçlarda yürüyüşe –yani, keşfe- çıkmak…
***Isırganlı Gözleme
Malzeme (4 kişilik):
1 demet ısırgan otu
2 adet yufka
1 avuç çökelek peyniri
Deniz tuzu
Kırmızı pul biber
1 çorba kaşığı zeytinyağı
Hazırlanışı:
Isırgan otu demetini ayıklayıp bol suda güzelce yıkayın. Bir kapta, doğradığınız ısırgan otu ile 1 avuç çökelek peyniri, deniz tuzu ve kırmızı pul biberi harmanlayın.
Beri yanda, yufkaları dört eşit parçaya bölün. Her parçanın içine, hazırladığınız otlu karışımdan koyup bohça yapar gibi kapatın. Her bir bohçanın alt ve üstüne zeytinyağı sürün. Bir tavada yağınızı kızdırıp gözlemelerinizin iki tarafını da kızartın. Ve, soğumadan ikram edin.
JE’den önemli not:
Isırganlı gözlemenin daha hafif olmasını isterseniz, aynı tarifi uygulayıp elektrikli saçta da pişirebilirsiniz. Aman, harcı nasıl pişer demeyin. Zira, ben çiğ kıyma ile hazırladığım saç böreğini bile elektrikli saçta pişiriyorum. Dediğim gibi, hem çok hafif, hem de nefis oluyor. Hanemizdeki tek ihtilâf mevzuu, saç böreğinin ben kıymalısını çok severim. Börek fanatiği Benim Efendi ise, “Şunu peynirli yapsana!…” diye sızıldanıyor.
(Kaynak: Tijen İnaltong, “Mevsimlerle Gelen Lezzetler”, Oğlak Yayınları, 2002)
***Isırgan Yemeği
Malzeme (4 kişilik):
Yarım kilo ısırgan otu
2 adet kuru soğan
3 çorba kaşığı zeytinyağı
3 diş sarımsak
1 demet pazı
1 su bardağı su
1 su bardağı süt
Deniz tuzu
4-5 çorba kaşığı mısır unu
Kırmızı pul biber
Hazırlanışı:
Bir tencerede zeytinyağını kızdırın. Ayıklayıp doğradığınız sarımsağı beş dakika kavurun. Güzelce yıkayıp doğradığınız ısırgan otunu ekleyin. Sonra, tencereye pazıyı katın. Mısır ununu ilâve edin. 3-4 dakika da un ile birlikte kavurun. Daha sonra, yavaş yavaş su ve sütü ekleyin.
Burada, un ile su ve sütün her buluşmasında olduğu gibi, unun topaklanmaması önemli. Çok yavaş ama devamlı karıştırmak şart! Yemek suyunu çeker gibi olduğunda, deniz tuzu ile kırmızı pul biberi ilâve edin. Tüm yemeği bir güzel karıştırdıktan sonra, sıcak sıcak ikram edin.
(Kaynak: Tijen İnaltong
Henüz yorum yapılmamış.