Ramazan-ı Şerîf ve faziletleri

Ramazan-ı Şerîf ve faziletleri
9 Ağustos 2009 tarihinde eklendi, 2.403 kez okundu.

Ramazan-ı Şerîf

* İçinde, Kur’ân-ı Kerîm’in nazil olmaya başladığı en faziletli aydır.
* Keza içinde Kadir gecesi gibi, bin aydan hayırlı bir gecenin bulunduğu aydır.
* Günahların afv edildiği, Şeytanların zincire vurulduğu mübarek aydır.
* Sabır ayıdır. İslam’ın beş şartından biri olan orucun tutulduğu, gecelerinde teravihlerin kılındığı ibadet, feyz ve bereket ayıdır.
* Kur’ân-ı Kerîm hatimlerinin indirildiği, mukabelelerin okunduğu, câmîlerin müslümanlarla dolup taştığı, rahmet, huzur ve ilâhî gufran ayıdır.
* Cennet kapılarının açıldığı, Cehennem kapılarının kapatıldığı, meleklerin yeryüzüne misafir olduğu müstesna bir aydır.
«Eğer kullar, Ramazan ayındaki faziletleri bilmiş olsalardı, bütün senenin Ramazan olmasını temenni ederlerdi.»

a. Ramazan-ı Şerîfin Fazîleti

Selmân-ı Fârisî -radıyallâhu anh- şöyle anlatmıştır:
Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, Şaban’ın son gününde bize hutbe îrâd etti ve:
«Ey İnsanlar!.. Büyük bir ay yaklaştı. O mübarek bir aydır. İçinde bin aydan daha hayırlı bir gece (Kadir gecesi) vardır. Allah Teâlâ bu ayın orucunu farz, gecesinde namazı (ibâdeti) nafile kıldı. Bu ayda bir hayır işleyen veya bir farzı edâ eden kimse, Ramazan dışında yetmiş farz edâ etmiş gibi olur.»
«Bu ay sabır ayıdır. Sabrın mükâfatı (ise) Cennet’tir. Bu ay bolluk ayıdır. Bu ay, müminin rızkının arttığı aydır. Bu ayda bir kimse, bir oruçluya iftar ziyafeti verse, günahlarının bağışlanmasına ve Cehennem’den âzâd olunmasına vesîle olur. iftar ziyafeti verdiği kimsenin sevabı kadar sevaba nail olur. Öbürünün sevabında ise hiçbir eksilme olmaz.»
Sahâbe-i Kiram -rıdvânullâhi aleyhim ecmeîn- hazerâtı:
«-Yâ RasûlâllâhL Bizden hemen hemen hiç birimiz, oruçluya iftar verecek şeye mâlik değiliz.» dediler.
Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:
«-Allah Teâlâ bu sevabı bir hurma, bir yudum su, bir tadım süt ile de verir.» buyurdu.
«Ramazan ayı öyle bir aydır ki; evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu da Cehennem azabından kurtulmaktır.»
«Bu ayda bir kimse emri altında bulunanların işlerini hafifletirse, Allah Teâlâ onu bağışlar ve Cehennemden âzâd eder.»
«Bu ayda dört hasleti çoğaltınız:
Bunlardan ikisi ile Rabbınızı razı edersiniz. Diğer iki haslet de zaten her zaman muhtaç olduğunuz şeylerdir. Rabbınızı razı edeceğiniz iki haslet:
«Lâ ilahe illallah» kelime-i tayyibesini çok söylemeniz ve Allah Teâlâ’ya (tevbe ve) istiğfarda bulunmanızdır. Muhtaç olduğunuz iki haslet ise Allah Teâlâ’dan Cenneti istemeniz, Cehennem’den O’na sığınmanızdır.»
«Her kim bu ayda bir oruçlunun karnını doyurursa, Allah Teâlâ benim havzımdan ona içirir ve o kimse bir daha ebediyyen susamaz.» buyurdu.” (Gunye, 2/6)
Kırmızı Yakuttan Saraylar
Ebû Saîd el-Hudrî -radıyallâhu anh-‘den rivayet edildiğine göre, Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuşlardır:
“Ramazan ayının ilk gecesinde Cennet ve semâ kapıları açılır da, Ramazan’ın son gecesine kadar kapanmaz. Erkek veya kadın herhangi bir kimse Ramazan gecesinde namaz kılarsa, her secdesine mukabil, Allah Teâlâ ona binyedi yüz sevap yazar. Ve Cennette onun için yetmiş bin kapısı olan kırmızı yakuttan bir saray bina eder. O sarayın her kapısının kırmızı yakutla süslü altından iki kanadı vardır.
Yine (müslüman), Ramazan’ın birinci günü oruç tuttuğunda, Allah Teâlâ Ramazan’ın son gününe kadar onun günahlarını bağışlar. O oruç, bir o kadar günâhına da keffâret olur. Ramazan ayında tutulan her oruç için ona bir saray verilir ki, o sarayın altı bin kapısı vardır. Ayrıca yetmiş bin melek, sabahtan akşama kadar onun günahlarının bağışlanması için Allah’a duâ ederler. Ramazan’ın gece veya gündüzünde yapmış olduğu her secdesine mukabil Cennette bir ağaç verilir ki, hayvana binmiş bir kimse yüz yılda onun sonuna ulaşamaz.” (Gunye, 2 / 6)
Ebû Hüreyre -radıyallâhu anh-, Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-‘in şöyle buyurduğunu söylemiştir:
“Ramazan’ın ilk gecesi olduğunda, Allah Teâlâ insanlara nazar eder. O bir kuluna nazar edince artık ona ebediyyen azâb etmez. Allah Teâlâ, Ramazan’ın her gününde milyonlarca müs-lümanı Cehennemden âzâd eder.” (Gunye, 2 / 6)
Ebû Mesud Gıfârî, Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-‘i şöyle buyururken işittiğini söylemiştir:
“Ramazan ayında bir gün oruç tutan kul, Allah Teâlâ’nın «Çadırlar içinde saklı huriler vardır.» (Rahman 55 / 72) âyeti ile tasvir edilen ve inciden çadırlar içinde saklı, iri gözlü hûrîlerden bir eşle evlendirilir ki, o iri gözlü hurinin üstünde, renkleri birbirinden farklı yetmiş çeşit ipek elbise vardır. Her hûrîye inciyle süslenmiş, kırmızı yakuttan yetmiş sedir, sedirlerden her biri üzerinde yetmiş yatak, her yatak üstünde atlastan örtüler ve yetmiş yastık hazırlanmıştır. Her huri ve eşi için yetmiş bin hizmetkâr vardır. Hizmetkârların herbirinin ellerinde, altın kâseler içinde çeşit çeşit yiyecekler vardır. Cennetlikler son lokmalarında, ilk lokmalarında bulamadıkları lezzetleri bulurlar. Eşlerine de aynı ikramlar vardır. Kırmızı yakuttan sedirler üzerinde… Bütün bunlar o kimsenin, yapmış olduğu diğer iyilikler dışında, sâdece Ramazan ayında tuttuğu bir günlük orucu içindir.” (Gunye 2 / 6)
Ramazan Ayı Girince Cennet Süslenir
İbn-i Abbâs -radıyallâhu anhümâ- Nebiyy-i Zîşân -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimizin şöyle buyurduğunu işitmiştir:
“Cennet, Ramazan ayının girişiyle donatılır ve bezenir. Ramazan’ın ilk gecesi olunca, Arş’ın altında Mesire adlı bir rüzgar esip, Cennet ağaçlarının dallarını, yapraklarını ve kapı halkalarını sallar. Bunlar öyle güzel sesler çıkarırlar ki, Cennetlikler o güzel seslerden daha hoş ses işitmemişlerdir. Yine (Ramazan ayı hürmetine) hûr-iîyn (iri gözlü hûrîler) süslenir, Cennetin yüksek yerlerine çıkarak:
«-Bizi Allah Teâlâ’dan zevceliğe isteyecek yok mu?» diye seslenirler.
Sonra (Cennet meleklerinin büyüğü olan) Rıdvan’a:
«-Bu gece hangi gecedir?» derler. Rıdvan:
«-Ey güzellerin hayırlıları!.. Bu gece, Ramazan ayının ilk ge-cesidir. Muhammed -sallâllâhu aleyhi ve sellem-‘in ümmetinden oruç tutanlara Cennet kapıları açılır.» diye cevap verir.
Allah Teâlâ:
«-Ey Rıdvan!.. Cennet kapılarını aç! Ey Mâlik, Cehennem kapılarını Muhammed -sallâllâhu aleyhi ve sellem-‘in ümmetinden oruç tutanlara kapa! Ey Cebrail! Yeryüzüne in! Şeytanları zincirlerle bağla, onları büyük denizlerde hapset ki, habîbim Muhammed ümmetinin oruçlarını bozmasınlar!» diye buyurur.
Allah Teâlâ, Ramazan’ın her gecesinde üç defa:
«- Benden bir şey isteyen var mı, istediğini vereyim!..»
«- Tevbe eden var mıdır, tevbesini kabul edeyim!..»
«- İstiğfar eden var mıdır, onu bağışlayayım!..»
« Veren zengin olur, vefakar mesûd olur.» buyurur.
Allah Teâlâ, Ramazan-ı şerîf’in her günü iftar vaktinde kendilerine azâb gereken âsîlerden milyonlarca kişiyi Cehennemden azâd eder. Allah Teâlâ (Perşembeyi Cumaya bağlayan) gece ve Cum’a günü her saat, azâb edilecek milyonlarca Cehennemliği affeder. Ramazan-ı şerîf’in sonuncu günü, bu ayın ilk gününden o güne kadar Cehennem’den âzâd ettiklerinin toplamı kadar kimseyi bağışlar. Kadir gecesi Cebrail -aleyhisselâm-‘a yeryüzüne inmelerini emreder. O da beraberinde büyük bir melek topluluğu ve yeşil bir sancakla yeryüzüne iner. Sancağı Ka’be’nin ortasına dikerler. Cebrail -aleyhisselâm-‘in altı yüz kanadı vardır. Bu ka-nadlarını ancak Kadir gecesi açar. Kanadlarını açınca onlar doğu ve batıyı kaplar. Bu sırada Cebrail -aleyhisselâm- meleklere:
«-Muhammed -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ümmetinin aralarına girin.» diye emreder.
Melekler de onların aralarına girerler; ibâdet eden, namaz kılan ve zikredenlere selâm verip, onlarla musâfaha ederler. Onların dualarına “Âmîn!” derler. Bu durum, sabaha kadar böylece devam eder. Sonra Cebrail -aleyhisselâm-:
«-Ey dostlar!.. Artık sabah olmuştur. Hepiniz, vazîfenize dönünüz!» buyurur. Bunun üzerine melekler:
«-Ey Cebrail!.. Allah Teâlâ Muhammed -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ümmetinin hacetleri hususunda ne yaptı?» diye sorarlar. Cebrail:
-Allah Teâlâ onlara rahmet nazarı ile baktı. Onların günahlarını affetti, onları bağışladı. Yalnız onlardan şu dört sınıf, bu rahmet ve afvdan hâriç bırakıldı.
Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- (devamla):
“Onlar dört sınıf insandır ki;
-Şarab içmeye devam edenler,
-Ana babasına âsî olanlar,
-Akrabalık bağlarını kesenler,
-Bid’at ehli olup, müslümanları ve cemâati terk edenlerdir.” buyurdu.
Ramazan bayramı gecesine mükâfat gecesi de denir. Bu gecenin sabahında Allah Teâlâ, meleklerini yeryüzüne gönderir. Onlar, sokak başlarında durur, cin ve insan dışındaki bütün canlıların duyabileceği bir sesle şöyle nida ederler:
«-Ey Muhammed -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ümmeti!.. Evlerinizden çıkınız!.. Size çok sevap veren, büyük günahları bağışlayan Kerîm Rabbinize geliniz.» derler.
Onlar camiye gitmek üzere evlerinden çıktıklarında , Allah Teâlâ meleklerine:
«-Ey benim meleklerim! Vazifesini lâyıkıyla yapan insanlara ne verilir?» buyurur. Melekler:
«-Ey bizim ilâhımız ve seyyidimiz!.. Onlara mükâfatları eksiksiz olarak verilir.» derler. Bunun üzerine Allah Teâlâ:
«-Ey meleklerim! Siz şâhid olunuz ki, Ramazan ayında oruç tutan ve namazını kılan kullarıma sevâb ve mükâfat olarak rızâmı verdim. Onların günahlarını bağışladım. » buyurur.
Sonra kullarına şöyle hitâb eder:
“-Ey kullarım!..
Bu gün benden dilediğinizi isteyiniz. İzzet ve Celâlime yemin ederim ki, bugün âhiretiniz için ne isterseniz, size vereceğim.”
“Dünyânız için istediğiniz şeye gelince, bakarım; izzet ve celâlime yemîn ederim ki, sizler benim hukukumu koruduğunuz sürece, ben de sizin kusur ve günahlarınızı örterim. İzzet ve celâlime yemin ederim ki, hududumu koruyanlar arasında, sizi rezîl ve rüsvây etmem.”
“Evlerinize bağışlanmış olarak dönünüz!.. Zîrâ beni hoşnut ettiniz. Ben de sizden razı oldum.”
Ümmet-i Muhammed, Ramazan-ı şerîfte iftar ettiklerinde, melekler sevinçle Allah Teâlâ’nın onlara ihsan buyurduğu mükâfatları birbirlerine müjdelerler.” (Gunye 2/7-8)

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Sayfa başına git