Kalbin ayarı kaçarsa
Kalbin ayari kaçarsa namaz insani terk eder!
Önce azaltir ziyaretlerini…
Ekstralari keser; günde yalnizca bes kez ugrar.
Sonra dörde indiriverir.
Sabahin o sagaltan bereket ikliminden mahrum kalirsiniz.
ikindiler mesgaleye takilir, ögleyi de sürükler pesinden.
Aksam nazli bir gelinin duvaginin ardindaki tebessüm gibidir.
Kiymetini bilmez, zaman denen irmagin akisina karsi müteyakkiz olmazsaniz,
Sonunda o da göstermez olur yüzünü.
Yatsiyi yitirmek geceyi direksiz birakmaktir.
Sabahi savsaklamanin gündüzü savunmasiz birakmasi gibidir bu.
Evrenin her an basiniza yikilabilecegini duyumsarsiniz alip verdiginiz her nefeste.
“Oruçsuz nes’esiz” kaliverirsiniz sonra ortalikta…
Bindiginiz dallari kesmekten beter, beslendiginiz kökleri kurutursunuz.
Namaz terk ederse sizi, sonunda oruç da birakir.
Önce bir iki delik, sonra kalbura döner kalbiniz…
Namaz – oruç ikilisinin gurbetindeyseniz, reklâm vermeye cömert elleriniz, zekât vermeye cimrilesir.
Oysa zekât verebilmek dünyanin en büyük bahtiyarliklarindandir.
Bunu hak etmiyorsaniz, mahrum birakilirsiniz.
Verebiliyorsaniz, hâlâ sevinecek, hâlâ avunacak bir seyiniz kalmis demektir.
Her an, önceki mevzileri kazanma gücüne kavusabilir;
Her an oruçla ve namazla ödüllendirilebilirsiniz.
Önce zekât vermenin heyecani terk eder kisiyi.
Heyecanini yitirdiginiz seyi hepten yitik sayabilirsiniz.
“imanin halâveti” yitince geriye kuru sekiller kalir.
Ruhu çoktan uçup gitmis bir namazin,
içi çoktan bosaltilmis bir orucun,
esprisi kaybolmus zekâtin,
anlami kaymis haccin, cihadin ve kurbanin faydasi mi, zarari mi çok kestirmek güçtür.
Yitiginin bilincinde olursa insan, onu yeniden arayip bulmak, yeniden kazanmak için harekete geçebilir.
Ya sahtesiyle degistirilmis kopya bir namaza, oruca, zekâta, cihada tutunmussa bir ömür!
Vah o kisinin haline!
Henüz yorum yapılmamış.