Mücella / Nazan Bekiroğlu

Mücella / Nazan Bekiroğlu
14 Temmuz 2017 tarihinde eklendi, 3.353 kez okundu.

Nazan Bekiroğlu hanımefendinin bütün kitapları güzel , daha önce sizinle Yusuf ile Züleyha isimli kitabını paylaşmıştım. Mücella  geçmiş zamanı çok hoş bir uslüp ve anlatımla size adeta yaşatan bir roman. Kitaptan bazı alıntılar yaptım sizler için ama konusunu anlatmaktan yana değilim açıkçası..Mutlaka okuyun diyorum sadece..Kitabın kapağını açmadan  ah dedim bana da çıksa şu imzalı kitaplardan bir tanesi ne olurdu sanki..Ümitsizce açtım kapağı ve sürpriz..:) Hayat ne güzel sürprizlerle dolu diye düşünmeden edemedim..

mücella

Mücella / Nazan Bekiroğlu

Zaman iyi bir öğretmendi ama bu ne pahalı bedel, bu ne kabadayı bilgiydi.

“Biliyor musun, neredeyse aşka inanacaktım. Benim için üzülme. Sen de artık acı çekme.”

Kalacak zannettikleri gitmiş, gidecek zannettikleri kalmıştı onunla.

 

Her sevgi insanın kendisini eşsiz hissetmesiyle başlarmış. Bense senin eşsiz olduğunu hissettim. O yüzden benim ruhuma düşen şey senin de ruhuna düştü biz ikimiz bir ırmak köprüsünün korkuluklarına yaslanmış suya bakarken ve şairliğim tuttu. Sandım ki çoktum, bir oldum. Eğriydim, doğruldum. Yitiktim bulundum. ..

Yangından geriye ne hasar kaldığını ancak dumanlar dağılınca anlayacaktı.
Yara sıcakken duymamıştı acıyı. Gerçek acı zamanla başlayacaktı.

İyi de affa değer olanı zaten herkes affeder. Asıl af, affa layık olmayanı da affetmek değil mi?
Tıpkı vicdan gibi. Onu kaybetmeye en fazla hakkımız olduğu anda koruyabildiğimiz şey değil miydi vicdan?

Özel olan bir şey. Sadece ikimizin arasında. Sadece ikimizin arasında olduğu istekle, mutlulukla, taleple kabul edilen bir şey. Mahremiyeti de zaten bu sır oluşturmaz mı? Ve iki kişi arasında mahremiyetten daha büyük ne olabilir ki?

Tanımaktır anlamanın ilk şartı. sevmek anlamaktan sonra gelir…

“Benim de senden öncem yoktu” diyesim var. Lâkin benim senden önce bir hayatım gercekten yoktu.

Sevda dediğin ne ki? Tarifsiz bir tanışıklık duygusu. Sebepsiz bir gülümseme arzusu. Rüzgâr esti. Mantonun düğmelerini iliklerken sen de bana gülümsedin. Sen bana gülümsediysen bu sana değil bana bir şey katmış demekti.Acaba? Bu ümit bile yetti.

Tüten bir baca kadar hayatı haber veren ne olabilir ki?

“Korkma” dedi. “Kimse aşktan ölmez. O işler sadece masallardadır.. Bir de romanlarla filmlerde. Hangi ateş sonsuza kadar yanmış ki? Biraz tüter sonra sönersin. Birazcık acı çekeceksin. Ama bir ömür pişmanlık duymaktan iyidir.

Aşka açılan her kapıdan bir felaketin gireceğine sarsılmaz inancı vardı. Pek haksız da sayılmazdı hani. Yolu aşka uğrayıp da bedbaht olmamış tek fert yoktu ona göre dünya yüzünde.

Aşk curuyunce ondan boşalan yere aniden gerçek doluvermisti.

Geçmez deme geçer. Her şeyin dönüşü var. Günahın bile affı var. Düzelmez deme düzelir. Dönülmez deme dönülür. Geçmişin telafisi gelecektir.

 

mücella nazan bekiroğlu

 

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Sayfa başına git