Leblebi Tozu Tadındaki Çocukluğum

Leblebi Tozu Tadındaki Çocukluğum
5 Haziran 2014 tarihinde eklendi, 3.387 kez okundu.

Canım kardeşim bugün yurtdışından kesin dönüş için yola çıktı.. Mutluluğum tarifsiz.. Bugünün anısına onun yazılarından birisini paylaşmak istedim sizlerle..Yazıda adı geçen abla ben oluyorum..:))

Ben çocukken hiç oyuncak bir arabaya sahip olup olmadığımı sordu kızım. Olmadığımı söyleyince de, elindeki pembe oyuncak arabasını benim çocukluğuma hediye etti. Her ne kadar, benim çocukluk dönemim artık geçti, bunun bir faydası olmaz dediysem de, ısrarla benim çocukluğuma hediye etti pembe arabasını… Üzüldü benim çocukluğumda oyuncak bir arabam olmadığı için…

Düşündüm sonra, çocuk mantığı ne kadar da temiz… Otuz yasımda, çocuğumdan hem de çocukluğumda sahip olmadığım bir oyuncağı hediye almak doğrusu hoşuma gitmişti.Sonra düşündüm, bu zamanın imkânlarını çocukluğuma hediye edecek olsam neleri seçerdim diye…

Gecen gün komsuda oynadıkları wii ye sahip olmak için uykuları  kaçan kızımı düşündüm.. Yine dondum çocukluğuma, bizim zamanımızda da wii olsa mıydı ?O zaman da en sevdiğim oyuncağımkağıt bebeklerim olurumuydu acaba?  O zaman en sevdiğim oyun arkadaşım ablamla da oynar mıydım bu kadar?  Sokağa çıkıp ip atlamak için saatin beş olmasını o kadar hasretle bekler miydim?

Öyle ya, bizim zamanımızda wii bir yana, henüz atari bile çıkmamıştı. Teknoloji oklarını çocuklara doğrultmamıştı henüz. Teknolojinin en buyuk atağı, siyah-beyaz televizyondu bizim zamanımızda. Ve sabah İstiklal Marşı ile baslar, aksam ise ” Televizyonunuzu kapatmayı unutmayınız ” ile biterdi.

Ve çoğunlukla istediğimiz zaman istediğimizi izleme hakkına sahip olmamıştık.  Zaten televizyon demek, iki TRT kanalı demekti o zaman.  Televizyonun siyah-beyaz zamanında çocuktuk ve birer uzaktan kumanda idik biz çocuklar…

Biz çocukken teknoloji yoktu. Ama oyalanacak çok şeyimiz vardı. Şimdiki çocuklar gibi arkadaşlarımıza Facebooktan mesaj atmak yerine gidip kapılarını çalar, adam gibi dikilirdik karsılarına. Arkadaşlarımızı sokağa çağırır, üstümüz basımız kirleninceye kadar oynardık..

Teknoloji bizi yanlizlastirmamisti henüz. Kişiselleşmemiştik.  Sosyaldik..

Ilk elektronik eşyam 11 yasımda sahip olduğum pilli radyom idi. O radyoyu oraya buraya götürup frekans ayarı yapmak, anteninin yönünü bir oraya bir buraya doğrultmak ne büyük bir keyifti benim icin ! İşte ondan sonraki teknoloji yumağı ağlarını öyle hızlı ördü ki, yetişmesi hayli zordu. Atari ile 13 yaslarımda tanıştım. Super Maronun tüm hamlelerini ezbere biliyordum artik…

Sonra eve bir bilgisayar alındı. Ama kimselerde henüz olmayan o bilgisayarın basına öyle keyfi zamanlarda geçmek pek kolay değildi ilk baslarda. Bilgisayar, bilgi edinmek icindi o zamanlar. İnternetten Tv izlemek, radyo dinlemek, msn den web cam acmak yoktu o zamanlar henüz.. Hatta bilgisayar olmasına ragmen internet diye bir şey henüz hayal bile edilemezdi.

Dolayısıyla çoğulcu kişilikten ” kişisel” e geçmemiştik biz çocukken. Bir şey yapıldımı hep birlikte yapılır, hep birlikte masaya oturulur, yemek yenir, meyve yenir, çay içilirdi…

Özenle ablamın hayati paylaşılırdı.:)

Onun arkadaşlarıyla oynanır, onun doğum günü partilerine gidilir, “büyük’ olmaya özenilirdi.Bugun ” I phone istiyorum anne ” diyen 11 yasındaki kızımın aksine, bir şey istediğimi anne-babamdan hatırlamıyorum hic…

İstesem bile isteklerimin bir Iphone kadar büyük olduğunu hiç sanmıyorum. Eğer simdi tüm bu teknoloji çılgınlığına rağmen bir şey hediye etmek isteseydim çocukluğuma… Düşünüyorum da , hiç bir sey hediye etmezdim.Etseydim, biraz daha kağıt bebek, biraz daha leblebi tozu, biraz daha açıkta satılan  gofret tadı  hediye ederdim herhalde…

Biraz daha İznik gölü kıyısında piknik, biraz daha bisiklet tepesinde tur atma, biraz daha ablamla vakit geçirme, biraz daha ablamın arkadaşlarıyla ip atlarken “sutten olma”  hediye ederdim.

Teknoloji çocukluğumu çalmadı.  Wii siz, Laptopsuz,  Iphonsuz geçti.. Ama çocukluk tadında geçti çocukluk günlerim.. Çocuktum, ufacıktım, top oynayıp acıktım…Varsın otuz yaşında pembe bir oyuncak arabam olsun..  Teknolojiden yoksun ama bir o kadar mutlu geçmiş benim çocukluğum.

Keşke birileri bu teknoloji çılgınlığına dur diye bilse de daha çok yalnızlaşmasa çocuklarımız…

Keşke çocuklarımız da bizim gibi çocuk tadında yasasalar çocukluklarını.. .

Keşke hiç bitmese horoz sekerleri..

Ve bu keşkeleri hiç bitmeyecek gibi…

Kalın Sağlıcakla…

 Hilal Kantarcı

Etiketler:

Leblebi Tozu Tadındaki Çocukluğum Konusuna 2 Yorum Yapıldı
  1. deryA diyor ki:

    Cok güzel bir yazi olmus, keyifle hepsini okudum ve size tamamiyle katiliyorum.keske su teknoloji olmasaydi da bizim cocuklarimizda bizim gibi cocukluk yasasalardi…. ne buyuk kayip cocuklarimiz icin,maalesef….

  2. Hira'm diyor ki:

    Aynı zamanın çocukları olarak , çocukluğuma götürdü bu yazı… güzeldi ama çamurdan ev eşyaları yapıp, evcilik oyunları da yapardık onu atlamışız :) çok şanslı çocuklardık biz keşke şimdiki çocular da o güzellikleri yaşayabilse… Tşk.ler..

Sayfa başına git