Çocuk Saflığıyla İnanmak
Ortaokul a ilk başladığım gün Din Kültürü öğretmenimiz (Yalova milletvekili Temel Coşkun) bize , çocuklar İNSAN nedir bilirmisiniz diye sormuştu..Sınıfta bunu bilebilecek kimse yoktu ,zaten sorudan kastı öğretmekti..
İnsan unutan demektir demişti cevaben..
Evet ,çocukça duyguları unutan, saflığı,masumiyeti,güveni ve rabbinin bahşettiği nimetleri unutan İNSAN…..
İnşallah öğretmenimde unutmamıştır bu güzel duyguları …:))
Hepinize hayırlı cumalar diliyorum ve canım kardeşim Nazende nin yazısını armağan ediyorum sizlere.
Yazının orjinaline buradan ulaşabilirsiniz..Cumanız mubarek olsun..
Sen; İnsan olarak gözlerini açtın dünyaya. İnsan olmak ile birlikte, ´Yaratılmışların en şereflisi´ vasfını daha anne karnındayken edindin. Küçücük bir candın sen, büyüdün. Çocukluğunu geride bıraktın…
Büyüdün ve artık telaşların var senin. Kaygıların var. Çocukken kaygıların ve telaşların yoktu. En büyük kaygın, kanayan dizlerin ve çürüyen dişlerindi. Telaşların yoktu, Yaratılmışların en şereflisine, adı ANNE olan bir melek kol kanat geriyordu. Kaygıların yoktu, anne-baban vardı ve dağdı gözünde.
Büyüdün, artık tüm kaygıların hem çocukların, hem de anne-baban için. Artık hayat çocukluğunda olduğu kadar saf ve temiz gözükmüyor sana. Sen büyüdün ve kirlendi dünya. Evin, araban, komşuların, akrabaların.. Artık hiçbiri güvenilir gelmiyor sana. Heryerde kötülük, ihanet ve sapkınlığın kol gezmekte olduğunu düşünüyor, düşündükçe daha çok kaygılanıyor, işin içinden çıkamıyorsun. ´ Sol gözünden, sağ gözüne güvenme ´ diyen atalar sözü, senin tüm paronayanı destekler nitelikte. Düşündükçe boğuluyor, düşündükçe çıkamıyorsun işin içinden.
Ama dur ! Ama düşün !
Sana verilen herşeyin, sırtındaki kamburu arttırtıdığını düşünüyorusun. Çünkü sana verilen güzellikleri bile bir külfet olarak görmeye başladın. Sağlıklı oluşunun hayatta bahşedilmiş en büyük nimet olduğunu farketmiyor, gelecekte sağlığını kaybetme kaygısıyla sağlığından lezzet alamıyorsun. Böylelikle, geleceğini garanti altına almak isteyenlerin besleyicisi, potansiyel kurbanı oluyorsun. Çocuğun oluyor, onu ´ nasıl daha iyi yetiştirebilirim ´ kaygısıyla anne- baba olmanın tadını çıkaramıyorsun. İyi yetiştirmenin, iyi bir gelecek hazırlamak olduğu zannına kapılıyor ve bu uğurda gece gündüz çalışıp birikim yaparak, onun dostu, destekçisi olmak yerine, yorgun akşamların suskun ebeveyni rolünü üstlenmeyi tercih ediyorsun. Paran oluyor, birileri haksızca onu çalmasın diye onu kaybetme korkusuna düşüyorsun. Çoğaltma gayesiyle kullanmayı değil, saklamayı seçiyorsun. Allah´ın sana sunduğu lezzetleri idrak edemiyor , gelecek kaygısı taşıyarak kendine eziyet ediyorsun. Sana güya rahatlaman için sunulan sloganlar, kaygını artırmaktan başka hiçbir işe yaramadı. Geleceğini daha çok biriktirmeye , ´ Çünkü ben buna değerim ´ diyerek bencilleşmeye başladın.
Ama dur Ey İnsan ! Ama düşün..
Düşün ki ; anneciğinin karnındaydın bir zamanlar. Eski zaman anneleri bebeklerini karınlarında taşırken, şimdiki gibi kaygılanmazlardı. Folik asit , K vitamini, magnezyum ve envai çeşit vitaminleri hiçbir zaman görmemiş, kullanmamış bir annenin karnından anneye bağımlı ve bir o kadar da bağımsız olarak, sağlıklı doğdun. Annenin senden haberi vardı ama seni büyütmekteki, geliştirmekteki irade annene ait değildi.
´ Ol dediği hemen oluveren ´ bir yüce kudret tarafından özenle, en temiz ve güçlü tohum olarak milyonların arasından seçilip, güvenle yerleştirildin annenin karnına. Aklının alamadığı, mantığının kabul edemediği mükemmel bir yaratılışla İNSAN olmaya layık görüldün. İlk nefesini aldın, sonra gülüverdin ilk defa. Sonra ilk adımların.. Sonra sonra hep ilkleri yaşadın. Ve sonra büyüdün.
Seni koruyan, bir damladan, koca bir insana dönüşürken koruyan kimdi , söyle Ey İnsan ?
´ Anne ´ gibi bir şefkat abidesinin vücudunun en korunaklı bölgesine seni özenle yerleştiren, Yaratılışını en güzel şekilde tamama eriştiren Rabbin, elbette seni yalnız bırakmayacaktı..
Söyle şimdi, sana şah damarından yakın olana rağmen, yalnızlık mı çekiyorsun Ey İnsan ? Söyle şimdi, boşu boşuna gelecek kaygısı mı taşıyorsun Ey İnsan..
Çocukluğunu özlüyorsun. Küçük şeylerden tekrar mutlu olabilmeyi özlüyorsun. Tekrar birilerine yeniden güven duyabilmeyi özlüyorsun. Karşılıksız sevebildiğin, dahası alabildiğine sevildiğin yıllarını özlüyorsun. Hiçbir şekilde gelecek korkusu taşımadığın için özlüyorsun çocukluğunu. Tüm derdini, tasanı anne- babanın omuzlarına attığın, yarını düşünmediğin için özlüyorsun çocukluk yıllarını.
Sahiplenme duygusu senin kaygılarını arttırdı Ey İnsan..
Öylesine sahiplendin ki herşeyi, onları kaybetme korkusuyla kabusların günden güne artıyor. Sen, malının, eşyanın, eşinin, çocuğunun sana ait olduğunu zannediyor, Seni yoktan var eden ve sonra tekrar yok edecek olanı unutuyorsun.
Hayatın akış ritmiyle boğuluyor, çok çalışıyor, çok yoruluyor, çok kaygılanıyor, çok biriktiriyorsun. Fakat, bir gün gelip tüm bu biriktirdiklerini geride bırakacağını, öleceğini unutuyorsun.
Sen, tüm bu sahip olduğunu sandığın şeyleri verene güvenmeyi unutttun. Seni ilk yıllarında muhafaza edenin, seni ihtiyarladığında da yalnız bırakmayacağını unuttun. Çocukken kalbinde hissettiğin güven duygusunu kapitalist sisteme emanet ettiğinden beri, tevekkül duygusu silindi kalbinden.
Gelecek kaygısıyla daha çok mal biriktirmeni sağlayan, kardeşlik duygunu öldüren, paylaşmayı unutturup ´ Çünkü ben buna değerim ´ dedirten bencil ve çıkarcı insanlar tarafından kirletildi dünya. ´ Dünyaya bir kere gelinir ´ , ´ Sen de boşver dünyaya ´ diyenlerin fikirlerini benimsediğin zaman, topraktan gelip, yine toprak olacağını unuttuğun zaman kirlendi dünya.
Bu kir içerisinde nasıl temiz kalacağını, çocuklarını tüm bu kir yumağına bulaşmaktan nasıl koruyacağını düşünüyorsan eğer, Allah´a dön. Yükünü Allah´a emanet et. Allah´ın dünyada sana emanet ettiği herşeyi, tekrar temiz bir kalp ile Allah´a emanet et.
Allah dilemediği sürece sen dileyemezsin. Allah korumadığı sürece sen koruyamazsın. Allah istemediği sürece sana hiçbir zarar isabet etmez.. Eğer sen, çocukluğundaki safi duygularınla Allah´a kul olursan, İbrahim gibi, atıldığın ateşler sana gül olur. Eğer sen İbrahim´in Allah´a duyduğu güven duygusuyla kendini ateşe atarsan, etrafın ´Acı´ olarak telakki ettiği herşey, aslında sana selametle serin olacak. Allah´a Yusufça güvenmeyi öğrendiğin vakit, atıldığın zindan, seni Sultanlığa taşıyan bir basamaktan başkası olmayacak.
Yeter ki, içinde bulunduğun çağın sloganlarının kalbini kirletmesine izin verme Ey İnsan. Geçmişini Allah´a emanet ettiğin gibi, geleceğini de Allah´a emanet et. Çocukluğundaki mutluluğu tekrar yakalamak istiyorsan eğer, aldığın nefesin bile sana ait olmadığını, onu sana bir verenin olduğunu bil. Veren, vakti geldiğinde elbette almaya da kadirdir. Rabbine güven. Çünkü O´ nun ´OL´ demesiyle hemen oluverir herşey..
Hilal Kantarcı
Allah razı olsun canım,tam da selalar okunurken bu yazı nasıl anlam kazandı anlatamam…
Paylaşan yüreğine sağlık..
Dua dolu Cuma’lar diliyorum..
Dualarında hatırlanmak ümidiyle..
canım benim şahane bir yazı olmuş allah razı olsun.
Hayırlı cumalar
Selamlar.. Sitenizde gezerken tesadüfen bu yazınıza rastladım. Yalova ve Temel COŞKUN yazınca yorum yazamadan geçemedim. Benimde ortaokulda hocamdı:)))1988-1991 yılları arasında..Emeğinize ve yüreğinize sağlık…
Benimde Sabriye adında Üvezpınarlı bir arkadaşım vardı..:)
Sabriye Kaya olabilirmisiniz..Ne hoş bir tevafuk olur..
Sevgilerle Aslı..
Şu an yüzümdeki gülümseyi görmeni çok isterdim..Aslında uzun süredir siteni takip ediyorum..Ama bu yazıyı es geçmişim demekki.. Genelde yorum yazmazdım ama yazını okuyunca es geçemedim. Allahım nasip edecek işte..Yazdıklarından sadece soyadım değişti.. Oturdum yer aynı.Bende de sana kocaman yürek dolusu sevgiler Allah’a emanet ol…
Bende çok mutlu oldum canım..:) Faceden ekledim seni..
çok öptüm canım,bende sevgilerimi yolluyorum sana..