Aşk Ateştir
Aşka ilişkin sözler hiç tükenmez. Kelimeleri onun ,temiz ve anlaşılır olmalı. Hayvanların bile anlayabileceği kadar sadedir aşkın dili. Şöyle tarif edilir aşk: Dağları yerinden oynatabilecek iman olsa ve aşk olmasa hiçsin. Aşk sabır ve kibarlık. Kıskanmaz, övünmez, böbürlenmez. Kaba asla değildir.Yanlışları kaydetmez (merhamet burada devreye giriyor, bağışlamayla). Kötülükte barınmaz ancak güzellikte. Aşk asla yenilmez.
Her gülüş aslında göz yaşını barındırır derinliklerinde belki biliyorsunuz. Gözlerinin derinliğinde kalbimizi bahara çeviren sihirli dokunuş ne kadar mahrem. İlk bakışta aşk yok ki zaten. Ruhlar kelepçelenmiş ezelden; biz kayıp eşimizi avlamaya çalışıyoruz.Bulduğumuzda zaten ruhlar birbirine gebe kalmış oluyor. Bizimkisi usulden işlemler.Sevmeyi en yüce bir his olarak ele alınca iman ölçüsüne müracaat edesim geliyor.İnsanı bu kadar sevmek yasak mı ne! Yaratılanı, yaratandan ötürü sevmek; bu arada Yaradan’a olan aşkın aynı hızda gelişmesi ve onun paralelinden ayrılmaması lazım.Gerçek olan ile gölgenin birbirinden ayrılamaması gibi.
İmanı yakîn derecesinde olan mü’min der ki:”Rabbim emretse de ben yapsam.” İmanı yakîn derecesine gelmeyen bir kişiye iki rekâtnamaz kılmak zor gelir, sanki sırtına bir dağ yüklenmiş gibi gelir. Bir kimseyeİslâm şeriatının güzel hükümleri tebliğ edildiğinde, onun bunları kolaylıkla yerinegetirebilmesi için, ona imanının yakîn derecesine ulaşmasına vesile olacak yollar dagösterilmelidir. İmanı yakîn derecesine erdiren yollardan biri de Mevlâ Teâlâ’yızikretmektir. Bu hususta Mevlâ Teâlâ buyuruyor ki: “Bunlar, iman edenler ve gönülleriALLAH’ın zikriyle sükûnete erenlerdir. Bilesiniz ki, kalpler ancak ALLAH’ı anmakla huzur bulur.” (Ra’d, 28 ) Bir kimse kâinattaki bütün ilimleri bir elekle elese, bütünkitapları araştırsa ve okusa, kalbi yine de mutmain olmaz. Kalbin mutmain olmasının yegâne yolu zikrullahtır.
Aynı gökte uçarlar ama kartal kendi huyunca, akbaba kendi,yusufçuk kendi huyunca. Aynı suda yaşarlar ama köpekbalığı kendi huyunca, sazanlar kendi, yunuslar kendi huyunca. Aynı yağız yerde yaşarlar ama kurtlar kendi huyunca,çakallar kendi,aslanlar kendi huyunca. Aynı sarayda yaşarlar ama Firavun kendi,Musa kendi huyunca. Yüksekte, alçakta ya da derinde… Nerede yer tutarsa tutsun insan, huyunca bir haddi huyunca bir hududu vardır. Kimi derin sularda yüzer ama bir kaşık suda boğulur, kimi engin yerde koşar ama içindeki fanustan çıkamaz, kimiyüksek gökte süzülür ama ayakları yere basmadığı için aklı bir karış havada kalır.İnsan, nerede olursa olsun, mekânı ve zamanı aşan ilahi hürriyete ram olduğu ölçüdevardır, başkalarına köleliği seçenler aslında hiç olmamıştır. Enginliğin, derinliğin,yüksekliğin, bir ölçü ifade eden her şeyin mesafesi O’na yaklaşıldıkça anlam kazanır,
Yârinin umutlarını kendine sakla. Rüyalara inanır asla pes etmezsen kalbindeki incelik mutlak bir yol bulacaktır, diye düşünürüm. Zayıf ve güçsüz olmak ne anlam ifade eder yeter ki senO’na yaslan, O’ndan iste, O’ndan bil! Kendine inanmak en büyük mükâfatmış. Kalbiniçinde olanların dışında olanlara hükmetmesi hak ettiğimiz bir büyük meziyet zaten.Büyük günahların samimi göz yaşı damlaları ile tertemiz güzelliklere dönüşmesi rahmet, şefkat. Zaten cennetin sekiz kapısının en büyükleri de bunlar değil mi!Yaşamın yükünü anlatan aşkın gözyaşlarının benim gözlerimden akması ne büyük bahtiyarlık.
Matemli gözlere yağan gözlerin keskin neşterleregülleri giydiriyor; ne uçurtma süzülüşü ne yorgun düşler; bir sen, bir sen, kaldırımtaşına düşmüş ıslak mendil hükmündesin. Gözyaşı silindikçe göz göz çoğalıp devreden bir hüznün çağlayan cürümündesin. Ama senden yüz çevirmek toyların harcı; umut,elifin karnında vav olmuş sancı!
Av.İbrahim Gül ün Aşk Ateştir kitabında alınmıştır..
Kitabın tamamını buradan okuyabilirsiniz.
Henüz yorum yapılmamış.